Quantcast
Channel: Fulyanna
Viewing all 97 articles
Browse latest View live

İçime Derya Baykal Kaçtı

$
0
0
Ohh be sonunda Derya Baykal benim de içime kaçtı çünkü kendimi çok zorladım :D

Hem 6 yıl öncesine dönüp bakarsak bu blog zaten benim elişlerim, hobilerim ve yemek tariflerim için açılmıştı ben amacından saptırdım o ayrı :)

Ha neyse böle abidik gubidik şeyler yapan birinin içine ya Derya Baykal kaçmıştır yada çok fazla Martha Stewart izlemiştir. Yok ben ikisini de izlemiyorum ama çok fazla blog izliyorum benim nem eksikti al bende yaptım işte.

Ben bunlara DIY(do it yourself) demiyeceğim; sevmem ecnebice lafları zaten hiçte ingilizcemi ilerletmek için girişimde bulunmuyorum tembelim tembel :)

Bu tip çalışmalara kısaca İDBK(içime derya baykal kaçtı) projesi, çalışması filan diyeceğim anlayın yormayın beni açılımı biliyorsunuz :D

Şimdi arap bol bulduğu yağı her tarafına sürermiş ya benimki de aynı o hesap ben bu bantları illa bitircem yok bitmezse içim rahat etmez :D e yaratıcılıkta zaten yok biliyorsunuz aklıma yeni malzeme de gelmez benim elimdeki tek malzeme de bu bantlar ben  de yine bantlarımla bir çalışma yaptım bi çalıştım bi çalıştım sormayın bu şemsiyeyi yapabilmek için beyin fırtınası yaptım :D Yarın bantlardan size pasta yada elbise yapmayı düşünüyorum :D

Yağmura hazırlıksız yakalanılan bir anda alınmış ucuz-kullanışsız, muhtemelen de bir iki kullanımdan sonra yırtılıp çöpe atılacak bir şemsiye vardı dur dedim ben bu bantları buna yapıştırayım :D




Evet yağan ilk yağmurda bu şemsiyeyi alıp dışarı çıkacağım :)

Yapılacaklar Listesi ve Öneri bekliyorum

$
0
0


Bu post kendime aslında; yapıcaklarıma teşvik amaçlı ve her daim gözümün önünde bana hatırlatma niteliği olsun ve zaman geçtikçe dönüp baktığımda neleri halletmişim göreyim ve üzerine çizik atayım.

Evdeyim, eve geri dönüş yaptım die karalar bağlıyacak, isyan edecek, bütün terslikler beni mi buluyor, ben ne bahtsız bedeviyim diecek değilim herşeyde bir amaç olduğuna ve sınandığıma inanıyorum evet bazen bu cümleleri kuruyorum ama  anında şükür edip benle dalga geçen, beni sınayan hayata gamzelerimi çıkarıyor ve bir nanik yapıyorum :) 


Neyse madem evdeyim ve vaktim bol, eskisi gibi üzerime rehavet çökmesine izin vermeyeceğim. Boş vakti çok olan insan gerçekten vakti iyi kullanamıyor; nasılsa evdeyim, nasılsa yaparım die bir boşvermişlik oluyor yani en azından ben böyleydim :) 

Beni en mutlu edecek şey ne ise oradan başlıyorum teçhizatı hazırlamaya :)
Blog yazmak ve okumak bana şu hayatta hiç kuşkusuz en keyif veren, bana olumlu yönde bişeyler katan en iyi platform o nedenle bu alandaki eksiklikleirmi gidericem önce.

1) Dizüstünün basmayan tuşları tamir ettirilecek ki blogda daha aktif olayım.(evet şu an takoz masaüstümden, sandalye tepesinde daha rahatsız yazıyorum daha keyifli yazmalıyım :) ) 

2) Blog için resim düzenleme konularında biraz araştırma yapıp görsellerimi daha iyi düzenlemeyi artık öğrenmeliyim; evet 6 yıllık bir blogger olarak kendimden utanıyorum :D


3) 2-3 yıldır hayalini kurduğum, evet aldım, şimdi alıyorum, yok bu ay bunları aldım öbür ay alayım die bir türlü alamadığım Singer dikiş makinesi'ni artık almalıyım.

4) Eğer ayrıldığım işyerimden bir terslik çıkmazsa hakkım olan meblayı alabilirsem sırf şu imrenerek baktığım instagram bokuna bir telefon alacağım Eniştem Samsung  S III tavsiye ediyor ama bu konuda kararsızım Iphone daha şirin mi duruyor ne bu konuda önerilerinizi bekliyorum.


5) Kuaföre gidilecek ve geçen sene ilk kez boyattığım saçlarım 2. kez boyatılacak; ben galiba hala saçlarımı boyatmak istemiyorum ama beyazlar var malum mecburum :)

6) Daha çok kitap okuyacağım (sıcacık salep eşliğinde)

7) Hobilerime artık el atmalıyım, üretmeliyim.

8) Hazır evdeyken uzun zamandır aklımda olan fakat yaptırıp yaptırmamakta tereddüt ettiğim estetik ameliyatı olmaya karar vermeli ve bi an önce bu ameliyatı yaptırmalıyım. Hem fiziken de başkalaşım geçirmiş olurum :)

9) Daha çok gezilecek İzmir'in ve sonbaharın tadı çıkarılacak :) malum kış henüz bizim buralara uğramadı.

10) Şubat ayında adliyede sınav olur bu sınava hazırlanabilirim ama henüz erken.

11) Yeni yıl geliyor; o geceye, kırmızıya, yeşile hazırlık yapılmalı :)

12) Kendime vakit ayırdığım bu süreçte bir iş teklifi gelirse değerlendirebilirim ve artık evden sıkıldım dediğim anda  yeni bir iş arayabilirim ama şu an evde olup kendime vakit ayırmak istiyorum.


Not: Telefon konusunda yorumlarınızı bekliyorum; sizler hangi telefonları kullanıyorsunuz ve önerileriniz neler ?

Dikiş makinesinde seçimim Singer olacağa benziyor o konuda da görüş bildirebilirsiniz.

Estetik ameliyat derken de aslında keyfi bir durum diil işin ucunda sağlıkta var büyük ölçüde yani hiç meraklı diilim aslında bıçak altına yatmaya ama öyle işte :)

Rengim; kahverengi :)

$
0
0
Yazın ne kadar renkli giyiniyorsam ve gardrobumda pek çok rengi barındırıyorsam kışın da rengim kahverengiye çalıyor hep. 

Otun zortun resmini çekmeyi çok seviyorum biliyorsunuz. Kendimi güzel resim çekme konusunda genelde yetersiz bulurum ama bunun için evde arka fon oluşturamamak benim için büyük sıkıntı :) (bknz: oynayamayan gelin yerim dar dermiş) kendi zevkime göre düzdüğüm bir evim olursa inşallah her köşesini fon niyetine kullanıp harikalar yaratacağım.

Hem birde  profesyonel bir Canon'um  olursa ohh değmeyin keyfime ben ona Canom diyeceğim  :) ahh o zaman daha mutlu olacağım ama olsun ben bloğumu ilk açtığım zamanlarda bsayarın kamerası ile resim çektiğimi biliyorum :D şükür şimdilerde bir makinam var Nikom bana küsmesin onu da seviyorum :)

Canım resim çekmek istedi, bir de kendimi küçük detaylarla, renklerle ve desenlerle anlatmayı seviyorum ben.

Ojede vizon dediğimiz rengi gözlükte balköpüğü die tanımlarız biz.
İşte bunlar bu ara en sevdiklerimden :)

Ayıcıklı küpelerim..
 Ablamın beğendiğim için "al senin olsun" dediği bilekliğim :)



Mode On Kırmızı Don :)

$
0
0
Edebini bozduğum için özür dilerim sevgili okur ama ben bir parça argoyu seviyorum biliyorsun :)
Yoo kırmızı donlar giyelim şanslanalım muhabbeti için 31 Aralık'ı bekliyoruz o ayrı :D
Ben, kışın kendini iyiden iyiye hissettirdiği bugün, çektim puantiyeli pijamamı oturuyorum sıcacık :)

Severim puantiyeyi.. severim salebi ve tarçın kokusunu.. bazen tarçını katıcak bir yer olmasa bile açar koklarım kavanozunu, bazen de odunumsu çubuğunu sincap gibi kemirirken bulurum kendimi :)
Evren hiç beklemediğim anda ihtiyacım olan şeyleri bana gönderiyor saolsun.

Evelsi gün çok kadim dostum Şengül'den telefon aldım. 2 gün izinliyim, Duygu da İzmir'e gelmiş(hani Çanakkale'ye tayini çıkan liseden dostum) biz müsaitiz ama sen çalışıyorsun, bir akşam ayarlayalım da görüşelim bari dedi. Ben de ben işten ayrıldım diyince, şaşkınlıkla üzülerek ama bir o kadar da görüşmemiz için fırsat doğduğundan sebep sevinç çığlığı atıldı :)

Malum Duygu'nun bebeği Doruk var ve bizim buluşmalarımız illaki evde olmalı, saatlerce oturulmalı, dilediğimizce kahkahalar atılmalı ve adamakıllı hasret giderilmeli biz öle samimiyeti olmayan mekanlarda, sandalye tepelerinde 1-2 saat edilen sohbetlere alışamadık bir türlü :)

12 yıldır bu hep böyle :)

Dün kızlarla birlikteydik. Duygu'nun eski enerjisinin olmaması beni üzdü biraz. Malum görevi nedeniyle gurbette (ki o gurbet dediğimiz şehir eşinin, aynı zamanda Duygu'nun ananesinin memleketi, hem de üniversiteyi okuduğu şehir, buna rağmen çok zorlanıyor) ve yeni doğmuş bir bebeği var. Çanakkale'nin ücra bir ilçesinde donanımsız bir devlet hastanesi ve personel azlığı nedeniyle sırtına yüklenen bir ton görev. Bunun yanısıra mesleğinin getirmiş olduğu dayanılması güç zorluklar :( 

Uzun zamandır haberleri takip edemiyordum bu olayı da duymamıştım. Çanakkale Yenice taraflarında çocukları taşıyan bir minibüs sanırım, devrilmiş ve tüm yaralılar arkadaşın görev yaptığı hastaneye getirilmiş. Doktorundan, hemşiresine tüm sağlık personelinin ağlayarak gözyaşları içinde ettiği müdahaleyi anlattı. Benim bile tüylerim diken diken oldu dinlerken ve yazarken :S

Gözüne kum dolan, çenesi yamulmuş, damağı yırtılmış, bir tanesinin nerdeyse beynini görecek şekil olmuş çok acı şeyler anlattı nitekim 3 küçük miniği kurtaramamışlar bu olay da onu çok fazla sarsmış :S Allah gerçekten zorlu görevleri olanlara güç kuvvet versin. Ben bazen düşünürüm Fulya nie sayısal seçtin madem okumıcaktın; hem bütün sınıf arkadaşların hemşire, öğretmen ve mühendis olmuşken sen nie bunu seçtin ama yok kişi kendine en uygununu seçiyor bence :) Allah utandırmasın ve bu yönde aldığım karardan hayatım boyunca pişman etmesin. Yani arkadaşlarımı dinledikçe meslek yaşantılarını yok ben kendime en uygun şeyi seçmişim gerçekten diyorum :)
Yani geçen gün kaybettiğim işime üzülme fırsatı bulamadım henüz; yaşadıklarım, dinlediklerim, duyduklarım ve iş hayatından artık yorgun düşmüş özellikle ablam dahil olmak üzere tüm çevrem Fulya kapat çeneni ne güzel kış günü işten çıktın otur evde işte sıcacık keşke bize de bir tatil verseler die hayıflanırken ben ayy işimi kaybettim die üzülsem çevreme ayıp olacak ben de sesimi çıkaramıyorum ama şu an evde oturuyor olmayı diil işimin başında yoruluyor belkide soğukla mücadele ediyor olmayı daha çok isterdim hayat öyle daha keyifliydi benim için :)

İnsanın başına gelen her durumun bir sebebi olduğuna inanıyorum ben, o nedenle durumun tadını çıkarmaya çalışıyorum.. ee öleyse ..
kırmızı pijama+salep+kitap= mutluluk 
demek bugün benim için  :)

Not: Ben bu postu hazırlarken kapı çalar ve Allah kabul etsin ki bir komşumuz aşure getirir ve mutluluk daha da perçinlenir :)

En İyi Doktorun Kendinsin

$
0
0
Şu son bi kaç yıldır psikolojik desteğe ihtiyacım olduğunu hissediyorum :) Bir parça herkeste olabilecek miktarda psikolojik sorunlu, biraz da deli olduğumu, fazlasıyla da farklı olduğumu düşünüyorum :)

Psikoloğa gitmek ayıp diil ki hala uzman bir destek alırsam çok daha mükemmel biri olacağım kanaatindeyim :)

Ama.. ama öncesinde kendimin yapabileceği şeyler olmalı die düşündüm hemen teslim olmak istemiyordum. 

Büyük güçten yardım istedim, ona sığındım; doktorum önce O, sonra kendim, sonra da bir tıp doktoru olmalıydı.. çoğu zaman o güce seslendim "benim doktorum sensin hadi ama bana yardım et, vücuduma girecek bir haptan, ilaçtan daha tesirlisin benim için lütfen" dedim dua arsızlığı ettim çoğu kez. 

Fakat sırtını maneviyata yasla, herşeyi ondan bekle ve düzel yok işte öyle kolay bir dünya :)

Bir yerde maneviyatın yanında gerçeklerle yüzleşmek gerekiyor; çok sinirli, en ufak bir eleştiri karşısında bile bunu kafaya takıp üzülebilme yeteneğine sahip biriydim. Daha olumsuz pek çok örnek verebilirim.

Bu kadar sinir bir bünye için hiç iyi değildi kaldı ki sinirin neticesinde oluşan davranışlardan yine üzülen ben oluyordum; birinin canını acıtmak yada kötü söz söylemek beni hiç bir zaman mutlu etmedi. Yaptığımın güzel birşey olduğunu düşündürtmedi hiç bir zaman sadece kendimi koruma içgüdüsüydü belki de yaptığım en kötü en zalimce davranışlar bile :)

Geçen sene kalp rahatsızlığından şüphelenip gittiğim kardiyolojide tesadüfen tiroid hastası olduğumu öğrenmiştim. Evet elektrik kaçağını bulduk artık önlem alabiliriz. Tiroid benim anladığım ve en kestirme anlatabileceğim şekliyle şöle bir rahatsızlık. 

Benimkisi hipotiroid rahatsızlığı. Yani benim vücut bu hormonu salgılayamıyor yada az salgılıyor. Ki bu hormon vücutta tüm hücreleri yenilemeye yarayan büyük ölçüde de sinir sistemine etki eden bir hormon.. ee vücutta bu hormon yeteri kadar salgılanmıyorsa kişinin sinir sisteminin normalin dışında seyrediyor olması kaçınılmaz :) Tiroid hapını kullanınca vücudunuz hormon salgılamaya başlamıyor yada tiroid bezleriniz çalışır duruma geçmiyor o ilacı içerek direk vücudun üretemediği hormonu dışardan takviye almış oluyorsun durum bu.

Not :) tiroid hastalığıyla ilgili kurduğum cümlelerin hiç bir tıbbi dayanağı yoktur bunlar bu rahatsızlıktan tamamiyle benim anladığım kadarıdır; eksik yada yanlış biliyor olabilirim.

Şükür ki Mart ayından beri güne o minik tiroid hapıyla uyanıyorum. Bendeki etkisi çok büyük; eskisi kadar sinirli diilim, daha sabırlı ve eskiye nazaran daha relax bir yapıda olduğumu söyleyebilirim :)

İşin sağlık yönünü de hallettim.

Şimdi sıra geldi günlük yaşama, küçüklükteki yetiştirilmeye, büyüdüğümüzde ise toplum baskısına yada hayatın mücadelesine.

Ben ne ara bu kadar kendine güvensiz, öz güveni yitik, kendinin becerilerinin farkında bile olmayan, kendini bir işe yaramaz olarak gören birine dönüşmüştüm gerçekten merak ediyordum.

Hiç kuşkusuz bu çocukluğuma dayanıyordu. Çok çalışkan bir çocuktum ama gel gör ki fazlasıyla silik bir tiptim pısırıkta diyebiliriz. Ben ilkokulda tenefüste bile kendi gevrek ayranımı almaya gidemezdim ablam alıp getirirdi, biri bana laf sölerse ben kendimi savunamaz ağlardım ablam tenefüste gelip o çocuğu döverdi :D

Bendeki sıkıntı kuşkusuz çocukluğuma dayanıyor belki de geri planda olmam ablamın inanılmaz güçlü biri oluşudur bilemiyorum. Ablam bu arada hakkını ödeyemeyeceğim biridir o çok ayrı bir mevzu :)

Büyüdükçe değişen hiç bir şey olmadı. Lisede başarılı grubun içinde yer aldığım  için üniversiteye hazırlıkta okul beni indirimli dershaneye bile yollamıştı fakat ben otobüse binip tek başıma bir başka semte gidemeyeceğim için başka çocukların arayıpta bulamadığı bir imkanı, indirimli dershaneyi bırakmıştım :)

Size hayatımla ilgili sadece birer örnek veriyorum bunlarla sınırlı diil ve bunlar gibi pek çok örnek verebilirim ama en ince detaylardan veriyorum örneklerimi :)

Sonra ben daha da büyüdüm ve ilk işim olan devlet dairesinden de yine kendi isteğimle istifa ettim :)

Herkesin kendisine uyan bir şey vardı; ben ev hanımı olayım, hobilerimle uğraşayım, çok mutlu bir yuvam olsun filan hayattaki tek hedefim buydu.

Bu arada ben dar kalıp bir düşünceye sahiptim; aman elime erkek eli değmesin, elimi tutan ilk erkek kocam olsun, kızım olsun adını İlkim koyacağım gibi tamamiyle sorunlu, ancak Türk filmlerine konu olabilecek türden sığ bir görüşe sahiptim.

Lan etrafta eline erkek eli değmemiş kızı hakedecek erkek mi var bir kere?
ki bu eline erkek eli değmemiş kız yine erkeklerin puştluğuyla doğru orantılı olarak eline erkek eli değmemiş ama yüreğine çok yürekler değmiş, kirlenmiş birine dönüştü.

Hoş o eline erkek eli değmemişlik karşı cinse yaranmak için diil elbet benim kendime olan saygımdı. Her genç kız da böyle düşünür eminim.

Bir erkeğe ilk merhabayı 22 yaşında çok kazulet bir yaşta söyledim. Ben küçük yaşta sevgili edinenlere çok kızardım ama onlar en doğrusunu yapıyor hayatı ne kadar erken öğrenirsen o denli faydalı olur sana, o denli tecrübe sahibi olursun.

Küçük yaşta erkek milletini öğrenirsen evlilik yaşına geldiğinde ise evlenirsin benim gibi 28 yaşına gelip hala erkekleri anlayamayan biri olmazsın. Çok güzel taktikler uygulayan, onları nasıl elde etmen gerektiğini bilen bir birey olursun.

Henüz hiç bir erkek peşimde köpek olmadı; bu da yine benim özgüven eksikliğimle alakalı die düşünüyorum. Sen karşı tarafa benim düzgün ilişkim olmadı, ben AŞK'ı hiç yaşamadım ve buna öylesine açım ki..işte bunun sinyalini verirsen nah bekle o adam seni sever :) taktik uygulucan kızım taktik. Taktik uygulamam gerektiğini bildiğim halde uygulamadım çünkü kimliğimi kaybedeceğimi sanıyordum al sana sorunlu bir düşünce tavrı daha :) Hayat taktik uygulamayı gerektirir değişime direnme.. ayak uydurmak zorundasın ve emin ol benliğin yerinde duruyor.

Erkeklere kızdığın anda "size o....u' lar yaranır", "sana seni peşinde köpek etcekler yaranır" die nie kızıyoruz madem hem atalar boşuna mı sölemiş kaçan kovalanır die kızım taktik uygularsan aşk işlerinde başarılı olursun :) bundan sonra bildiğin fakat sanki kimliğini kaybedecekmişsin gibi uygulamaya korktuğun şeyleri uygulayacak ve onları peşinden koşturtmayı başarıcaksın :)

Artık tüm taktikleri biliyorum ve peşimde köpek edeceğim bir kurban arıyorum  o kurban artık muhtemelen benim kocam olucak buna inanıyorum :D 

Henüz tanımadığım, hayatıma girecek kurban bana kızma ama sen eşim olduktan sonra bunu telafi edicem söz :) Aşk işlerinde taktik uygulamazsan yerinde sayıyorsun hayat malesef bana bunu öğretti böle davranmak zorundayım :)

Aşk işleri kısmı uzadı kesiyorum asıl konumuza kendine güvensizliğe dönüyorum. Kendine güveni yok eden şeylerden biride hiç kuşkusuz toplum baskısı ve hayatta karşılaştığın zorluklar, yenilgiler.

Toplum baskısı derken kendimden anlatayım; çalışmadım evdeyim die büyük bir baskı yaşadım hep. Beni hiç bir şey etkileyemezdi bu konuda. Hangimiz bir insanı vay sen bu mesleği seçmişin die yargılamışızdır ki ? Ben de etkilenmezdim seçtiğim şeyden çok memnunum ama o büyük güç beni çok ciddi bir biçimde sınadı ve yıllardır beni kıvrandırıyordu. Benim bu hayattaki tek hedefim yuva kurmak, evimde mutlu olmakken karşıma çıkan her erkeğin çalışan bayan ya da etiket sahibi birini arıyor olması bir tesadüf olamazdı. Öyle ya götüne güvenen ben çalışmıyorken de benle evlenebilirdi kaldı ki çalışmadığı halde nice güzel yaşantılara sahip insan tanıyorum. Evren bunları bana seçmece yolluyordu buna eminim. Beni isteyenlerde benim kriterlerime uymayan insanlar oluyordu genelde. Ama bir baskı vardı ve ben farkında olmadan özgüvenimi kaybetmiştim; ben evkızıyım die üniversite mezunu, eğitimli, kariyer sahibi, kendim gibi zeki, kendini yetiştirmiş birini seçme hakkım yok gibi geliyordu bana.

Çünkü karşıma çıkan benim istediğim gibi adamlar ben evkızı olduğum için beni küçük görüyordu. Belki kendimi ispat edebilirdim ama yaşadığım dingil ilişkiler özgüvenimi hiç ettiği için ben kendi değerimi bilmezken beni tanımayan adam benim nasıl değerli biri olduğumu ne bilsindi :) Giderek kötüye gittim sümüğümü dahi atmayacağım müşkülpesent insanlara değer veriyorken buldum kendimi ve o insanlar tarafından bile sırtımdan vuruluyorken. İşte bu müşkülpesentler tarafından aldığım darbelerse öldürücü darbelerdi artık ve özgüvenim vatana millete hayırlı olsun artık ölmüş ve hiçlikten de çıkmış artık piç olmuştu :)

Kendine güven olması için ayaklarının üzerinde duruyor olabilmekte gerçekten su götürmez bir gerçek. Bir evkızısın, ailene yük olmamaya çalışıyorsun, cebinde  5 kuruş para da yok. 

Çalışmayı hiç düşünmüyorsun ama yine o güç seni sınıyor  ve ihtiyacın olan güveni, gücü kazanabilmen için  birgün kendini iş yaşamında buluyorsun. Çalkantılı iş deneyimlerim oldu benim; çok kısa ama öz, bana birşeyler katan. Mesela 2. iş deneyimimde pejmürde bir kurye yüzünden işimi kaybetmiştim onu Allah'a havale etmişliğim bile oldu ekmeğimle oynadığı için ama dönüp baktığımda onu tepeme sıçırtan yine bendim güçlü olsaydım da onu yerinden oynatan ben olsaydım ama ben mütevazi ve güçsüz davranarak işyerinden kendimi kendim silmiştim çünkü çantamı alıp gitmeye meyilli, güçsüz bir karakterdim.

Allah iş anlamında beni büyük bir mucize ile karşılaştırdı bu yaz eski patronumla çalışma fırsatı buldum tekrar.

Bu da uzun sürmedi geçen hafta maddi sıkıntı olduğu için işten ayrıldım ama ben büyük güç kazandım hayat bana bir jest yaptı eski patronumun onca kavga dövüşe rağmen beni yanına alması benliğimi büyük ölçüde yerine getirdi kendimi ispat ettim ve kendimle gurur duydum. 

Bunun yanısıra ben para kazanmayı öğrendim; cebinde 5 kuruş parası olmıyan ben şu an hatrı sayılır bikaç milyarın sahibiyim inanılır gibi diil. Hem evkızıyım çeyiz alıcam param yok derken şu an çalışan insanda bile belkide olmıycak bir birikime sahibim bunda da hiç kuşkusuz finansal zekam, ayağımı yorganıma göre uzatmam büyük rol oynadı. Para bu hayatta herşey demek diil ama bir güç unsuru bu da unutulmaması gereken bir gerçek. Yarınlardan korkmamanızı sağlıcak kenarda ufak bir para olması bile sizi bu hayatta güçlü kılıyor.

Hayatta güçlü ve mutlu olmak istiyorsan kalbin ve beynini bozmamansa en büyük unsur bana göre.

Ben güçlü bir kızım hayat bana güzel şeyler sunuyor. İş hayatına atıldım kendime güven geldi tam kariyer yapıcam die kafaya koymuş evkızı çizgimden sapmış hatta hayalini kurduğum şeyden vazgeçmişken Allah beni takrar eve döndürdü ve elimde iyi bir parayla. Tüm bunlar bir tesadüf olamaz. Hayatın bize sunduğu gerçekler; gelişimimize katkı sunan gerçekler bunlar. Başkası olsa işini kaybettiği için hiçbirşeyi yolunda gitmediği için üzülebilirdi belki ama şükür ki ben bu dünyanın 3 günlük dünya, bir sınanma yeri olduğunu bilecek kadar inançlı, bilinçli ve hatrı sayılır bir zekaya sahibim. Sahip olduğum en büyük güç bunlar belki de..  her kötü şeyin bile bize katacağı bir şey olduğu için başımıza geldiğine inanıyorum.

Düşünsene güçsüz bir yapıdasın eşimin yapacağı en ufak yanlış harekette muhtemelen yıkılırdım. İyi ki bugüne kadar evlenmemişim çünkü ruhen güçlü buna hazır değilmişim aslında şimdi idrakındayım bunun.


Başıma gerek işle gerek aşkla ilgili gelen herşey ben güçsüz olduğum için başıma geldi. O yüce güce çok ağladım, çok isyan ettim; Allah'ım ben çok iyiyim neden beni böle kötü şeylerle karşılaştırıyorsun dedikçe daha adi bir erkekle tanıştım, daha serseri, daha puştuyla tanıştım ve herseferinde tehlikeli virajlardan döndüm kötü bir insana aşık olmak ne denli keskin bir viraj tahmin edersiniz :) 

Yüce rabbim beni hep tehlikelerin içine atıp atıp omzumdan tutup yine kendisi çekti çünkü bu saf, akıllanmaz kulu yanlış insanları doğru sandı hep :)

Şimdi hayat ben çok güçlüyüm beni yıkmak eskisi gibi kolay değil ve ben gerçekten işte şimdi hayata kendimi çok daha fazla hazır hissediyorum ve bana sunacağın güzellikleri bekliyorum :)

Kişi kendinin farkında olmalı, tüm olumsuzlukları beyninde yok etmeli -olumlu şeyleri çağırmalı, kendi kendini tedavi etmeli ve kendine güvenmeli işte o zaman her güzel şey sizi buluyor :)


Not: Size bu ara okuduğum kitaplar hakkında görüş bildirmek istiyordum fakat bunun öncesinde benliğimin deirinliklerinden bahsetmem gerekiyordu ki daha çok işe yarasın.

Beklemede kal kitap önerileri ile burada olacağım :)

Fakat bu okuduğun post bir kitap diil benim hayatımın ta kendisiydi :)

Maç skoru: 1-1 :)

$
0
0
Hayat bana gol attı bense ona nanik yaptım. Ama şimdi hayata ben bir gol attım :)
Kalbimi ve beynimi bozmadan bekledim işte şimdi kitabım, tüm o yapılacaklar listem yarım kaldı :D

Çünkü ben, "Fulya geri gel sana ihtiyacımız var" dien bir telefon aldım ve şimdi şu an itibariyle işimin başındayım :D gittiği yere kadar devam edicez.

Malum yokluğumda ortalık dağılmış, ben şimdi temizlik yapıcam :D

İzmir/ Selçuk/ Şirince Köyü

$
0
0
Valla o gün kıyamet kopar mı kopmaz mı bilemiyorum; bu konu ile ilgili birşey düşünemedim henüz, bu konuda hiç bir histe kalbimde vuku bulmadı hala. Hem daha kıyamet kopmasın ben çünkü 2013'te nişanlanacağım; şu minik parmağıma bir alyans takmadan ölürsem gözüm açık gider, kıyamet daha kopmamalı, daha düğün yapacaktık yaaaa :D

Kıyamet kopmıcağı varsa da bu kadar insan evrene kopacağı yönünde sinyal yolladığı için evet kopadabilir aslında :D bunun yanısıra insan kıyameti kopacağı kesin. Şirince çok küçük bir yer. Orada öyle sanıldığı gibi otel filan da yok; bikaç kişiyi içine anca sığdırabilecek pansiyonlar var sadece.

Ben Şirince'yi çok seviyorum; 2008'de gitmişim en son ve orayı çok özlemişim. Şirince'ye gelicek misafirler lütfen burayı bozmadan ziyaretinizi yapın ve orayı sakinliğiyle başbaşa bırakın sizden sonra da ben ziyaret edeceğim çünkü :)

Şirincenin bu kadar çok tanınır hale gelmesi gerçekten çok güzel. Bence tadını çıkarın; benim için, "ben gördüm lütfen sizde görün" dediğim bir yerdir. Hatta tüm sevdiklerimi alıp gidesimin geldiği bir yerdir, huzur vardır orada. Ama o kadar kalabalıkta huzur bulunabilir mi işte bu düşündürücü :)

Şirince'ye gelicek insan evlatları eğer yatıcak yer bulamazsanız bize de gelebilirsiniz size İzmir'i gezdirebilirim ama ben Şirinyer'de oturuyorum; malum burası kurtarılmış bölge diiil öledebiliriz, mesuliyet kabul etmem :P

Şirince'ye en son ziyaretimde, kendi objektifimden..


Çok eskiden beri takip edenler bu resimleri hatırlayacaktır zaten ben de tekrar bakıp o günleri yad ettim :)

4 yıl önce yazmış olduğum, bu resimlerden daha fazlası ve içinde detaylı anlatımın olduğu Şirince tanıtım postum için burayı tıklayabilirsiniz.





















Dilek havuzu 
Bozuk para deliğe düşerse dilek oluyor güya.
 Parayı o deliğe düşürtmek hakkaten çok zor ama ben düşürtmüştüm ve hala bekarım yani bu havuza inanma yavrum :D










Bu nine çok komikti; elmeklerini resimlemek isteyince kafasını çevirip bana bağırmıştı netçen sen beni die :) bende içimden seni youtube verecem demiştim hatırlıyorum :D huysuz nine :)




Kabak çiçeklerinin güzelliğine bak :)



Sahibi hemşerimiz(Sivaslı) olan ve gide gele ahbap olduğumuz Diva Pansiyon..





















Çizmeli Kedi ve Cesur Merida

$
0
0
Dün soğuktan donuyor ve yapacak hiçbir şey bulamayıp boş boş oturuyorken, geçerken yanıma uğrayan bir arkadaş, "ortam çok müsait ne güzel film izlerdim ben senin yerinde olsam" diyince dur dedim sahi ben nie koca gün vaktimi öldürüyorum :)



Arkadaşın önerisi ile Çizmeli Kedi'yi açtık.
Oturupta çizgi film izlemeyi düşünmezdim hiç ama şimdi animasyona sardım ve arka arkaya hepsini izleme isteği oluştu :)

Çizmeli Kedi'de danslar çok güzel, espriler süper. Film başlıbaşına komik zaten. Kedinin bir sepetin içinde rüzgarda sürüklenmesi ve bir kapıya kadar gelmesi bu şekilde.. Kedi ve civciv çok tatlıydı onları sevesim geldi o an :)

Çizmeli kedi, Kitty ve Humpty Dumpty'in (yumurta) sihirli fasulyeleri ele geçirip altın yumurtlayan kazı elde etme çabaları inanılmaz güzeldi :) detaylarda çok gülünecek şeyler var mesela yumurta kafa ve çizmeli kedi hayallerini bir kağıda çiziyorlar oradaki çizimler bile insanı güldürüyor :)

Gerçekten bayıldığımı ve çok eğlendiğimi söyleyebilirim.


    
    


   

Arkadaş gidince yine onun önerisi ile Cesur kız Merida'yı izledim.
Çizmeli kedinin üzerine pek doyurucu gelmedi ama yine de güzeldi.

Kral ve Kraliçenin kızları cesur Merida okçuluğu çok sever. Bir prenses gibi diil yaramaz erkek çocukları gibi davranmaktadır. Ailesi Merida'yı evlendirmek ister ve buna karşı çıkan Merida annesinin bu konudaki düşüncelerini değiştirmek ister ve bir cadıdan yardım ister. Büyücünün hazırladığı iksiri içen annesi yanlışlıkla ayıya dönüşür fakat Merida'nın babası vakti zamanında ayağını bir ayıya kaptırdığı için ayıyı öldürmeye çalışmaktadır. Merida'nın yanlışlıkla ayıya dönüştürdüğü annesini geri döndürmeye çalışması ve babasını onun bir ayı diil annesi olduğuna inandırma çabaları bu kısımları çok güzeldi.

Özellikle annesinin ayıya dönüştükten sonra Merida ile brilikte gölde balık tutmaya çalışması kısmı çok keyifliydi birde Merida'nın yaramaz 3 küçük kardeşinin de yanlışlıkla küçük yavru ayıya dönüşmeleri çok komikti, çok tatlılardı :)




Beynimi Resetlememe Yardımcı olan 3 Güzel Kitap

$
0
0
2012 İkizler'in yılı; köklü değişimler olucak diyordu astrolojide :)

Bense hep somut anlamda köklü değişimler yaşayacağımı bekledim. Ne biliyim artık düzgün bir birlikteliğim olacak, en azından nişanlanırım artık bu yıl gibi şeyler bekliyordum :)

Böyle birşey olmadı tabi ama somut güzel değişimlerin olduğu bir yıldı evet.
İşimle alakalı mucizelerim oldu, girdiğim ortamlar, çevrem daha da güzelleşti.

Senenin sonuna geldik artık bu yılı da kapatıyoruz evet bu yıl benim yılımdı ve ben senenin sonunda o köklü değişimi tam manasıyla iliklerime kadar hissettiğimi söyleyebilirim.

Üstelik bu şu son 1 aydır oldu diyebilirim. Nasıl oldu, bana ne oldu, ben ne yaptım da böyle oldu bilmiyorum. İşin açığı böyle olması için bir çaba sarf ettiğimi de hatırlamıyorum herşey bir anda oldu. 

Sanki beynime reset atıldı, benliğim, ruhum beynim güç kazandı, huzura erişti.

Beni eskiden kızdıran veya fazlasıyla üzen şeyler beni artık üzmüyor, kızdırmıyor :)

En son yaşadıklarımsa artık sınavlarımdaki son noktaydı. Son kez test edildim ve yaşadığım olaylar karşısında artık doğru davrandığımı görme fırsatını yakaladım.

Mesela bir erkek tarafından reddedilmek benim için bunalıma girmekti. Beni reddeden erkeğe çoktan küfrediyor, hatta ah ediyor, madem nie duygumla oynadın die deli saçması cümleler kuruyor, hatta intikam almaya çalışıyor olurdum :D

Sonra arada bir hortlayan eski erkek arkadaş müsveddelerinin attığı msja inanıp, hatta ona acıyıp tekrar cvp veriyor, onu insan yerine koyuyor, hatta insan yerine koymamın bedelini yediğim bir darbe ile ödüyor filmi tekrar başa sarıyor olabilirdim.

Ya da beni bir anda işten çıkaran patronlarımı çoktan devletin ilgili mercilerine şikayet etmişte olabilirdim sosyal haklarımı alabilmek için :)

Ben hayatımdaki eski filmleri kopardım. Filmi başa sarmıyorum artık benim filmim yeni başlıyor :)

Kalbimi ve beynimi bozmadan bekleyerek, olumsuz düşüncelerden uzak durarak herşeyin mutluluğa dönüştüğünü bizzat yaşadım ve gördüm.

Eskisi gibi sinirlenmiyorum yada olumsuzluklara üzülemiyorum bile beynim alınmış yerine yeni beyin gelmiş gibi :)

En son yaşadıklarım, kendimi sınamama vesile olan olayları açacak olursak..
Bir erkek tarafından reddedildim evet bunalıma girmedim, hiç üzülmedim çünkü kendimin ne kadar değerli biri olduğunu biliyorum artık :)

Öyleki eski beynimle olsa o erkeği hergün görüyor olmak bile benim için bir işkence olurdu kuşkusuz, muhtemelen yerin dibine girmiş olurdum çoktan.
Tüm bunlar varya benim düşüncelerimmiş meğer.

Sevilmek yada reddedilmek çok doğal iki şey. Ben bugüne kadar hep bir erkeğin beni sevmesini bekledim. Hayattan  beklediğim şeyin ne kadar gereksiz bişi olduğunu anladım; bana yeten sevgi aslında benim kendime olan sevgimmiş bunu anladım :)

Sonra benim gülücüğümle  bile etrafımda mutlu ettiğim insanlar varmış meğer böle küçük sevgiler bile bana yetiyormuş bunu daha iyi anladım. Ben tek tabanca da yaşayabiliyormuşum, yalnızlıktan kimse gebermezmiş, özgürlüğün keyfi bambaşkaymış bunu anladım.

Düşünsene şu an bir erkek arkadaşım olsa vay sen nerdeydin, evdeyim diyorsun acaba başka yerde misin, telefonun meşguldü kimle konuşuyordun, aramadın, bana  nie msj atmadın, iyi geceler demeden nasıl uyuyup kalırsın  gibi beyin miken, insanın al başına bela diyeceği türden tırıvırı işlerle uğraşıyor olurdum ama bak ne güzel bloğumla uğraşıcak vaktim var:)

Kimsenin beni sevmesini beklemiyorum artık çünkü ben kendi kendime yetebiliyorum :)

Kendi kendime yetebildiğimi kendime ispat edeceğim bir başka denemem şu olucak. Ben bu yeni yıla yine yalnız gireceğim. Hayatım boyunca tüm sevgililer günü, doğumgünleri, yılbaşı, bayram seyran, kandil tüm güzel günleri yalnız geçirmiş ve bir erkekten hiç hediye almamış biri olarak bu yılbaşında da yalnızım, kimsenin özeli olmadım, bana sürpriz yapılmadı die için buruk olurdu ağlardım belki de :) muhtemelen de yalnızlığımı örtbas etmek için kalabalığa karışmak isterdim çünkü yalnız kalacak gücü bulamazdım kendimde çünkü bilirdim ki yalnız kaldığımda ağlayacağım ve buna dayanıcak gücüm yok :)

Hayır efendim var; ablamlar şehir dışında bir otelde yer ayırttılar evli başka çiftlerde gidecek, sevdiğim insanlar ve ortam olmak istediğim bir ortam aslında  Eğlenicekler bende davet edildim ama gitmeyeceğim. Onlara ben arada bekarım olmaz ben evlenince eşimle birlikte katılırım size siz gidin dedim:) İlk defa yeni yılı yalnız karşılamak istiyorum çünkü tek başıma çok mutlu olabileceğimi biliyorum bu yıl bunu kendime ispat edeceğim :) hem anne ve babam var :) birinin bana hediye almasına gerek de yok ben çünkü kendime yeni yıl hediyelerimi de aldım :) bir sonraki postta buna yer verebilirim.

Ben benliğimdeki eksiklikleri bulmuş ve artık nasıl davranmam gerektiğini anlamışken hani insanın karşısına bazı şeyler tesadüfi çıkar ya aramadığınız, ihtiyacınız olmadığı halde gelir sizi bulur ya işte o şekilde onları buldum.

Ablamların evdeyim birgün ve masanın üzerinde bir kitap bu kimin ben bunu alıyorum dedim sırf kitabın adı hoşuma gittiği ve üzerindeki fili çok sevimli bulduğum için :)

Ben ki uzun zamandır kitap okumuyordum. Kitap okumak gibi bir derdim yoktu bu ara :) yerli kıro takıldığım bir dönemimdeydim yine (kitaptan sinemadan her türlü kültürel faaliyetten uzak) 

Ben kitaplarımı başkalarına vermeyi sevmediğim gibi başkalarından kitap almayı da sevmem; yok illa benim olsun arşivim olsun :)

Kitap ablamın die aldım yoksa almazdım. Ablam o an aklı nerdeydi ise kitabın onun olduğunu ve almamı sölemişti ben de aldım okudum hatta kitabı benden isteyen birine verecektim ki ablamın iş arkadaşı tesadüf eseri bu konuşmaya denk gelince o kitap benim nereye veriyorsun dedi :D

O an kitabın asıl sahibini öğrenmiş oldum :) Kitabı beğendiğim için buna benzer başka kitabım da var çok güzel onu da getireyim istersen dedi.


Ben bu kitabı okurken birgün ablam arayıp  D&R' dayım sana ne kitap alayım ne istersin die sordu bende gazeteden yine tesadüf eseri adını görmüş olduğum o kitabın adını söyleyiverdim. Bana onu al dedim. O pek çok alternatif sundu o an karşısındaki kitapları sayıyordu hatta :) hayır yok illa bunu istedim :)



Benliğimin güç kazandığı, tüm eksikliklerimi zaten fark ettiğim anda puzzle'ın son parçasını tamamladım dediğim şeydi bu 3 kitap. Kendi kendimin farkına varmıştım zaten ama  yine de eksik bir şeyler vardı onları da bu kitapları okuyarak tamamladım. Düşüncelerimi değiştirmeme sebep oldular.

Ben bu kitapları okurken çok güzel bişi oldu. Kendimi test etmem için önüme fırsat çıktı. Bakalım okuduğumu anlamış mıydım :) Bir erkek tarafından reddedildim aynı anda işimi kaybettim ama kalbimi ve beynimi bozmadan bekledim işime geri döndüm(yarın işten kovuladabilirim hiç problem diil ) erke mevzuundaysa reddedilmenin aslında çokta kötü bir şey olmadığını gördüm ilk defa :)

Tşkler hayat; kendimi sınamama fırsat sunduğun için.. tşkler aradaki piyonlar olumsuz olaylarımın içinda yer alıp kendimi kendime ispat etmeme vesile olduğunuz için ;) ben tüm bunları sizin sayenizde deneyimledim ve güç kazandım :)

Ben gerçekten güçlü ve cesur bir kızmışım, kendi kendime yetebiliyormuşum ben kendimi, herşeyi, herkesi, yüreğimi bozmadan sevebiliyormuşum ve yaşadığım hiç bir olumsuzluk beni üzemez, beni kızdıramaz test edildi onaylandı :)

Ee bu kitapların ne kadar mükemmel olduğunu ve şiddetle okumanızı tavsiye ettiğimi söylememe sanırım gerek kalmadı. Beni, ruh halimi çok iyi biliyorsunuz. Düşüncelerimin büyük ölçüde değiştiğini postlarımla hissettirmeye çalıştım son zamanlarda fark ettiniz sanırım. İşte bu kitaplar kişisel gelişiminize katkı sağlıycak türden keyifli kitaplar okuyun nan bu kitapları :)

Yeni Yıl Hediyelerim

$
0
0
Beni çok ama çok mutlu eden, kendi kendime aldığım hediyelerim :)


Tv karşısında, bu battaniyeye sarınıp, sıcacık uyuyakalmaz mıyım hiç :)

Battaniyeyi nette gördüm ve çok beğendim, tam istediğim desendeydi; kar taneleri, kalpler, geyikler ve puantiye..
Artık benim oldu :)

İpad Fatma

$
0
0
                    
Bu ara bir bilgisayar ihtiyacım yoktu aslında; evde hem masaüstü hem dizüstü var. Üstelik işyerinde akşama kadar netin karşısındayım.

Bu aralar telefon ihtiyacım vardı daha çok ama hiç aklımda yokken önceliği tablete vermeme annem sebep oldu.

Evde olduğum süreçte bir komşu teyzeye ziyarete gitmiştik annemle. Komşumuz, kızı çalıştığı için torununa bakıyor. Deniz çocukluk arkadaşımın oğlu oluyor yani. O gün Deniz'i epey sevdim ve onunla oynadım. Yeni nesil çocukların çoğunun elinde artık bir tablet pc var.

Angry Bird hep duyardım, figürünü çok severdim hatta Angry Bird'lü eşofman bile almıştım ama o ve daha pek çok oyunu Deniz'in tabletinde görme ve oynama fırsatım oldu ve çok sevdim :) 3 yaşındaki bir çocuğun benden çok şey biliyor olması tuhafıma gitti :D Androidle millet çoktan tanıştı ben kusur kalmıştım artık tanışmam gerekiyordu uygulamaları ile. Hem İnstagram'a hasrettim.



Biz Deniz'le kendimizi kaptırmış oyun oynarken, level atlamaya çalışıyorken annem "bana da bundan alsana oyun oynarım" dedi (onun bir bilgisayar olduğunu bilmiyordu) :)

Biz küçükken, annem, ablamla ben oyun oynarken atarinin bir kolunu kapıp Mario oynardı. Az kavga etmedik annemle o kolu kim kapıcak, hangimize oyun sırası gelicek die :D

Annem bu aralar gazetelerin bulmaca ekindeki sudoku'na sarmış durumda, bir de alo demek dışında hiç bir fonksiyonu olmıyan telefonunda kendi uğraşlarınca tetrise benzer bir oyun bulmuş sürekli onu oynuyor, seviniyor :)

Ablamla düşündük taşındık anneme yeni yıl hediyesi olarak oyun oynayabileceği bir şey almaya karar verdik.

Hatta ona bunun sinyalini verdik ama bilgisayar alacağımızı söylemedik. O bize sürekli masraf etmeyin bana tetris alsanız yeter diyordu ama biz tableti daha işlevsel bulduk.

Ben biraz araştırma yaptım; kesinlikle beyaz olmalı, 7 inch'i çok küçük bulduğum için biraz büyük olmalı hatta 10.1 olmalı ve fiyatı da 300-400 tl arasında olsun istiyordum.

Tabletlerde istediğiniz tüm özellikleri bir arada bulmak biraz zor. Ya görünümden feragat ediceksiniz(beyaz olmıcak) ya özelliklerinden yada ben herşeyi tam olsun istiyorum diyorsanız paraya kıyıp İpad alıcaksınız.

Üstelik her teknoloji mağazasında çok az seçenek var. Nette ne kadar araştırırsanız araştırın eğer netten almıcaksanız çok araştırmanızın bir önemi yok. Gittiğiniz mağazada olanlarla yetinmek durumundasınız.

Ben önce Teknosa'ya baktım orada 10.1 ler çok pahalıydı çünkü direk Samsung Note'lar filan vardı yada İpad. Diğerleri uygun fiyatlıydı 200 tl gibi fakat 7 inch istemiyordum.

Satürn'de tanıdık olduğu için oraya uğradık; Polypad'in yeni çıkan 8 inch tableti beni tatmin etti boyut olarak, üstelik çantama da çok rahat sığıyor,  beyaz oluşu ve fiyatının da tam istediğim gibi oluşu, birde zaten fazla seçenek olmayışından dolayı bunu(Polypad 8208 HD-White) aldık. Görünüş ve incelik olarak İpad mini ile birebir gibi diyebilirim.







Not: Başlık, bu aralar ablamın anneme taktığı lakaptır :D

Android uygulamaları bir harikaymış, hepsini keşfetmem, oyunlar indirip anneme de bilgisayar kullanmayı öğretmem lazım :) Önereceğiniz uygulama ya da oyunlar var mı?

Mutlu Yıllar...

Böyle Olucam :)

$
0
0

Bennnnnnnnnnnn 2013'de böle olucam :D

Not: Evren ben bu görseli çok beğendim ve sana yolladım gitti..
Sen, ne yapman gerektiğini biliyosun :)


Hırsızlığın Böylesi..

$
0
0

Bu ara okuduğum kitaplara değinecektim ama bir kitabımı bu şekilde anlatacağım ölsem aklıma gelmezdi.

Bugün çok tuhaf bir şey yaşadım; hala şaşkınım neden iyi niyetli davrandığıma..

Bugün işyerine biri geldi; 50'li yaşlarda bir bey.. Tatlı dil, güleryüzlü, giyimi gayet cool bir tipti. Patronumu sordu çok konuşkandı. Bende gelenleri iyi karşılamak durumundayım haliyle bir çalışan olarak.

Üstelik patronum için önemli bir insan olabilir diyerek kanım almasa bile iyi davranmak durumundayım. Adam operadan geldiğini söledi; biz işyeri olarak Devlet Opera ve Balesiyle komşuyuz güvenliğinden tut da pek çok sanatçı ile selamlaşırız her gün karşılaştığımız için. Ben pek konuşmam ama ablam(aynı sokakta çalışıyoruz) özellikle pek çoklarını tanır pek çokları da ablamın müşterisidir. Adam operadan geldim diince bir güven oldu neticede komşumuz, üstelikte karşında devletin bir sanatçısı var. Bende patronuma ulaşabileceğimi, geldiğini haber verebileceğimi söyledim. Adam ne ara yaptı bunu bilmiyorum ama rafta duran kitabımı eline aldı ve ben patronumla konuşurken anlık bir biçimde kitabımı cebine koydu. Daha sonra oturdu benimde dilim tutuldu abi kitabı nie aldın diyemedim adamın ne yapmaya çalıştığını anlayamadım yani bu opera sanatçıları entel dantel tipler zaten dedim heralde kitap kurdu aldı yani. Adam gözlerimin önünde resmen kitabımı çaldı. Ben ilk anda bunu hırsızlık gibi algılamadım ama yaptığı tamda buydu. Neden o an müdahale etmedim bilmiyorum dilim tutuldu sanki.

Adama bir şey içer misiniz die bile sordum patronumla ilişkisinin boyutunu, samimiyetini bilmediğimden iyi karşıladım. Adam meğersem kızının arabasını  bizimkine satmak için arıyormuş, görüştükleri mevzu buymuş, önemli bir misafir diilmiş yani. Ben bu olayı ablama anlattım akşam iş çıkışı. Sen tanıyor musun operadaki şu beyi dedim hayır ama abisini tanıyorum küsler, ailecek problemli, sorunlu insanlar dedi. Neden bu kadar iyi niyet taşıyosun adam resmen hırsızlık yapmış telefonunu, tabletini yada işyerinden bir gözlüğü de çalabilirdi maddi değeri olmıyan bir şey çaldığı için belki önemsemedin ama o adamı rezil edicem dedi.

Buradan geçerken abi kardeşim size bir kitap vermiş okuduysanız geri getirin dicem o kibarca anlar dedi. Adam sanırım kleptomani. Çok sinirim bozuk; mesele kitap dil gözlerimin önünde birşeyin çalınmış olması ve bunu yapanın devletin bir sanatçısı üstelikte çok zengin biri oluşu.

Devir çok kötü insanı ayakta uyuturlar dedikleri böle bişi galiba. Ben bu durumu ptesi patronuma anlatacağım ve eğer bunu yapmama izin verirlerse tüm cesaretimi toplayıp bu adamı ptesi günü arayacağım (adam patronuma vermem için numarasını bırakmıştı Allah'tan) abi o gün götürdüğünüz kitabımı okuduysanız geri getirin diyeceğim. Aptal olmadığımı fakat onun hırsızlık yapmaya utanmadığı halde benim kendi kitabımı istemeye utandığımı ona göstereceğim.

Kitap bende yok ne diyorsunuz gibi saçmalarsa da işyerimin kamera kaydını opera müdürünüz .. Hanım'a ileteceğim die onu tehdit edeceğim ve eşşek gibi o kitabı çaldığı gibi geri getiricek, kitabımı ondan geri alacağım ve ona büyük bir ders vereceğim.

Aslında böylesi şizofren bir hırsızdan korkmuyor değilim ama bunu yapıcam.

Allah daha beter hırsızların şerrinden korusun ne diim bu da bir ders işte. 

Kleptomaniden son durum!

$
0
0
Kitabımı (ç)alan kleptomaniyi, ablamın aramasına ve ben gibi konuşmasına karar verdik. Ablam sen iyi niyetlisin, adam kem küm der, zeytinyağı gibi üste çıkar, ben arıyım sen gibi konuşayım dedi. Sabahtan beri arıyoruz hastaya ulaştık sonunda.

Adam çok rahat, bildiğin gamsız daha doğrusu kleptomani yani. Ablam, abicim kitabı okuduysan getir diyince Fulyacım ben kitap kurduyum o gün aldım söylemeyi unuttum(sie kitap kurdu hoşuna giden bir kitabı bu kimin okudunuz mu güzel mi die sorar alıp cebe indirmez) ben de sana kitap hediye edeyim gibi şeyler söylemiş ablam şimdi haber verdi. Ablam da o kitap ablamındı lütfen ablamların dükkana bırakın demiş çünkü ben adamla karşılaşmak istemiyorum psikolojimde kötü etki bırakan bu karakteri bir daha görmek istemiyorum.

Kitap yarın ablama bırakılacak bu iş tamamdır.
Bundan sonra bir hırsızlıkla karşılaşırsam anında enseliycem dilim filan tutulmıycak bu da bana ders oldu; Allah böle ufak bir sıyrıkla bunu bana tecrübe ettirdi şükürler olsun :)

Dinledim, Okudum, İzledim, Oynadım..

$
0
0
Uzun süre konuşamayınca çatlıyorum, ne yazacağımı bilemesem de yazmak geldi içimden özledim baya :)

Bu aralar sosyal ilişkiler, kitaplarım, animasyonlar ve tablet için uygulamalar ile haşır neşir olduğum için bunlardan bahsedebilirim sanırım :)

Sosyal ilişki derken aslında tüm gün yalnız olmama ve toptancı olduğumuz için pek uğrak bir yer olmamasına rağmen gelenin gidenin haddi hesabı olmuyor çoğu zaman. Üstelik iş konusunda yeni bir atılım yaptı bizimkiler bakalım hayırlısı; artık gözlüklerimiz doğuya da gidecek ve ben sadece Ege Bölgesindeki gözlükçüleri diil Güneydoğu ve Doğudaki pek çok gözlükçüyü de tanımış olucam.

Doğu kültürü hep merak ettiğim bir kültürdür; o taraflarla pek işim yoktur, o taraflı pek tanıdığım da yoktur fakat her yöreden insan tanımayı severim ben.

Gözlük numunelerimizi hazırladım ve doğuya yolladım, artık bir Diyarbakır ayağımız var bakalım nolucak, markalarımızın ülke geneline yayılması da ayrıca güzel bir durum tabi..

Bu aralar çalma listemde bunlar var; tekrar tuşunu bozucam yani :)

  Erdem Kınay feat. Merve Özbey- Duman  özellikle buna bayılıyorum :)

  Hande Yener- Hasta

  Grup Seksendört- Hayır Olamaz

  Demet Akalın- Giderli Şarkılar

Kitaplığımda;


Yazarın Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer'ini okuduktan sonra bana çok doyurucu gelmedi. Zaten bildiğim şeyleri tekrar etmiş gibi oldum.

Yazarın ilk kitabını okumayanlar direk bunu okurlarsa keyif alabilirler. Ayrıca insanı Bali'de tura çıkarıyor, bir de feci bir biçimde balık yeme isteği uyandırıyor; kitabı okurken canım çok fena balık çekti :)

Bu kitabın konusuyla unutmayacağım bir kitap olmasını isterdim fakat bu kitabım (ç)alındığı için evet bu kitabı asla unutmayacağım :D
Kitabım nihayet elimde :)



Debbie Macomber'ın, kapak resimleri harika kitapları beni al die insanı teşvik ediyor.

Kitabın kapak resmini çok beğendiğim için okuma isteği oluştu aslında yazarın ilk kitabı ile başlamak istiyordum ama seriden okuduğum ilk kitap bu oldu.

Konu sıcacık fakat çok yavandı insana kattığı hiçbir şey yoktu, çok sıradandı. Üstelik ana karakter birden fazla; 4 kadından bahsediyor. Ana karakterlerden birinin adının Anne Marie şeklinde uzun olması ve her defasında Anne Marie Anne Marie die tekrar etmek beni yordu ve sıktı. 


Bir de yakın zamanda okuduğum kişisel gelişim kitaplarından öğrendiğim; dilekleri, istekleri listelemenin ve görselleştirmenin onların gerçekleşmesine büyük katkı sağladığı gerçeğini zaten öğrenmiş ve uyguluyordum da bu da zaten bildiğim bir şeydi. Biz blog yazarları aslında sevdiğimiz görselleri bloglarımızda toplayarak bunu belki bilmeden de yapıyormuşuz meğer. Üstelik benim hıdırellezde dileklerimin, isteklerimin resmini kesme ve gerçekleşmesi muhabbetim vardır bunu zaten farkında omadan uyguluyormuşum hayatta :)

Kitabı okurken sanki kendi kız arkadaşlarımla yaşadığım sıradan şeylermiş gibi.. Ben size daha atraksiyonlu şeyler anlatabilirim yani o derece yavandı.

Bir de kitap karakterlerinden birinin kitapçı dükkanı var, biyerde de yüncüde kurs muhabbeti geçiyor. O kitapçıyı ve yüncüyü ziyaret edesim geldi o kadar :)

Muhtemelen en kısa zamanda kitapçıları ziyaret edeceğim, aralarında dalıp gideceğim; bu zaten çok sevdiğim bir eylem.

Seyrimde;

Öncelikle diziden başlayayım. Ben tv pek seyretmiyorum takipçisi olduğum dizi de yoktur bikaç senede bir, bir dizi bellerim güzel olsa da olmasa da benimde bir dizim var diyebileyim diye izlerim :D



En son Aliye, Ömre Bedel, Unutulmaz ve Uçurum(dizide neye el atsam kuruyor bunu da kuruttum)takip ettiklerimdi. Yani nerdeyse 10 yılda 4 tanecik dizim olmuş :S


Geçenlerde ablamla görümcesine gitmiştik, yeni bir dizi başlıcak diye bekliyorlardı. Bende mecburi misafirlikte izleyince sevdim, beğendim, takibe aldım; İntikam'a başladım.

Bu ara animasyonlara taktım; fırsat buldukça işyerinde izliyorum bunları.

Tinker Bell Gizemli Kanatlar; film tam bir çocuk filmi ama ben yine de çok sevdim :) 

Görsel olarak çok canlı ve renkliydi. Bir yaz bahçesi bir de kış bahçesi var ve her iki tarafta da yaşam farklı. İki tarafta yaşayanların da karşı tarafa geçmesi yasak. Ama meraklı Tinker Bell bir gizemin peşinden yola çıkıp karşı tarafa geçiyor orada kardeşini buluyor, kanatları donuyor uçma yeteneğini kaybedecek.. kardeşi de onun tarafına geçince kanatları eriyor mücadele veriyorlar :)

Ben kışı pek sevmezdim ama bu film bana kışı sevdirdi.. çocuklara mevsimleri sevdirecek üstelik kardeşliği anlatıcak harika bir film :)
Filmdeki küçük buluşlarda çok güzeldi; rendeden kar küreyicisi yapmak mesela :)







Coralin ve Gizli Dünya; gerçekten çok keyifli ve ürkütücüydü. Küçük çocuklara tek başına 
izletilmemeli bence korkabilirler.

Koralin ve ailesi ürkütücü bir eve taşınırlar ve küçük kız evde rastladığı gizli bir kapıdan geçer ve korkulu macera başlar.

Korku filmi tadında süper bir animasyondu şiddetle tavsiye olunur.








Köfte Yağmuru'nu severek takip etttiğim Kuzinede Kızaran Ekmek tavsiyesiyle seyrettim. Aylin abla bundan bi kaç sene önce Carte D'or etkinliğinde bize Ezginin Günlüğü ve Bülent Ortaçgil konserinin biletini ayarlayan kişidir. 



Aylin abla, yemek sitesi yazıyor ama yemek yapma ve film sevgisini birleştirip içinde yemek geçen filmlerin analizlerini de yapıyor ve ben bloğunun bu kısmını beğeniyle takip ediyorum.

Bu filmin yorumunu çok güzel yapmış buradan bakabilirsiniz.



Tablette keşfettiğim oyun ve uygulamaları bir başka postta anlatayım çünkü bu post biraz uzadı :)

Trafik Kurallarina Uyalim

$
0
0
İs cikisi eve gelirken otobusten inince hersey bi anda oldu. Ablama iyi aksamlar dedim o ayrildi otobuste yola devam eden arkadasa el salladim  ve beni hergun indigim durakta karsilamaya gelen babamla yurumeye basladim. Bikac adim attim ki tarif edemeyecegim cok siddetli gum die bir gurultu ve birsey cikti biyerden bi anda bi isci servisinin onune dustu.. sanki yukardan birsey dustu gibi birsey oldu yere ucanin bir insan oldugunu gorunce elimle yuzumu kapayip yere coktum, bakamadim gozlerimi acip bakabildigimde herkes kadincagizin basina toplanmisti. Trafik durdu ben gercekten bir sok gecirdim su an bile elim ayagim bosaldi derler ya aynen ole ic organlarim yerinden oynadi sanki her yanim aciyor. Ben sadece gordugum icin bu sekildeysem o kadar siddetle darbe alan birinin vucudu ne haldedir, nasil bir sok yasiyordur dusunemiyorum bile. Agzindan kanlar geliyordu ama ambulansla giderken yasiyordu umarim acisiz, agrisiz, sizisiz ayaga kalkar Allahim yardimcisi olsun. Lutfen yaya gecitlerini kullanalim. O yolda babamda hep o kadina araba carpan yerden gecmeye calisir ve ben kizarim cunku sadece 5 adim ilersinde yaya gecidi var off neyse ben hic iyi degilim.

Herkesin bir Ceren'i vardır..

$
0
0
Benim sinemayla pek aram yok ama geçen gün iş çıkışı ani bir kararla rotamızı sinemaya çevirdik iyi de oldu.

Film küfür biraz da cinsellik içerikli bir film; çocuklar götürülmemeli ama biz büyükler de hayatımızda ilk defa küfür duymuşuz gibi davranmanın yada hayatımızda hiç ağzımızı bozmamış gibi aval aval bakınmanın da anlamı yok.

Ben argo konuşan biri olduğum için belki de film bana batmadı bilemiyorum. Bayıldığımı sölemeliyim :D


Film günümüz erkek kız ilişkilerini çok güzel özetlemiş.

Mesela geceleri yatağın içine girip sevgiliyle son konuşma yapılır ve çocuksu tavırlarla aşkısı, aşkitom gibi aslında hepimizin kullandığı sevimli laflar vardır ve telefonu hadi sen kapat yok sen kapat die telefonu kapatamama durumları olur hani.

İşte o sahnelerde aslında herkesin yaptığı bu hareketlerin dışardan bakıldığında ne kadar yavan olduğunu gördüm ve kendimi gırtlaklayasım geldi. Bir sevgili edinirsem bida böle cilveleşmicem hakkaten dışrdan çok komik duruyor :D

Filme gelince Celal ile Ceren'in 6 yıllık bir ilişkisi vardır evlilik yolunda ilerleyen..

Celal birgün erkek arkadaşları ile bekarlığa veda partisine gitmek ister ama Ceren izin vermez fakat Celal yine de gider, gittiği yetmezmiş gibi birde orda karılarla fink atarken videoya çekerler kafaları kıyaktır. Ve içlerinden biri görüntüleri nette yayınlar.

Ceren zaten küfürler beddualar ederek Celal'i terkedecektir ama Celal arkadaşlarının gazına gelip hem suçlu hem güçlü bir biçimde Ceren'i terk eder.

Hani erkekler biz düzgün kızları terk edince belalarını bulurlar yada biz kızlar o kuyruk acısıyla böyle olmasını isteriz ya filmde işten aynen öyle oluyor; Ceren'i terk edince hiç bir işi yolunda gitmiyor sonunda Ceren'in kıymetini anlıyor ve ve onu geri kazanmak için her yolu deniyor.


Aslında böle kuyruk acılı laflar ettiğimize bile güldürüyor film bizi :D
Çünkü erkeklerin ayrılıklara hayvani bakışıyla, biz kızların duygusal ağlayış zırlayışları o kadar emek verdim şeklinde aciz ve romantik tavırlarımız bile çok güzel işlenmiş :D

Ha birde erkeklerin kızları terkedince kızların çirkefe bağlaması ve yine hem suçlu hem güçlü erkeklerin ayy gerçek yüzünü gördüm çok çirkinleştin şeklinde bizi daha da fitil etmeleri buna bile yer verilmişti :D

Filmde ilişki dışındaki şeyler bile inanılmaz komikti her sahnesi güldürüyordu, gülmediğim hiç bir karesi yoktu o kadar keyifli, güzel bir filmdi.


Filmin sonunda besle kargayı oysun gözünü bile unutulmamıştı orada onu beklemiyordum gerçekten :D

Bu filmi şiddetle tavsiye ediyorum ve siz beni terk eden erkekler bu filmin sizin başınıza gelmesini istiyorum ve size burdan pühhhh die tükürüyorum :D

Not: Filmdeki esprileri bilerek anlatmadım izleyin ve keyfini çıkarın :D

Destinasyon

Ailenizin Modacısı; NİDA MODA

$
0
0


Hayırlı kandiller ile başlayıp o kıçıkırık bloğunda herşeyi yazarsında bir benim moda evini tanıtmazsın, hani ne zaman yazıyordun adi die devam eden bir telefon aldım :D

Evet siz onu çok iyi tanıyorsunuz; bana 6 yıl önce aliye atkı modelinden atkı ör die google'da bana atkı örneği aratırken blog alemi ile tanışmama ve o vesileyle blog açmama sebep olan şahıstır kendisi.


Bu şahıs aynı zamanda benim çocukluk arkadaşımdır tekrar alt yazı geçeyim dedim bendeki yeri büyüktür. Bu bloğun pek  çok yerinde kendisi de boy göstermiştir :D

Evet artık güzel bir konu ile ona özel bir post hazırlamanın zamanı geldi.

Bizim kız 10 yıldır içinde bulunduğu sektörde işinin ehli konumuna geldi, geldiği yetmezmiş gibi bu genç yaşta çalıştığı işyerini 2 ay önce devraldı. Allah yolunu açık etsin, hayırlı ve bol kazançlar versin.

Nida Moda'yı İzmirli'ler zaten çok iyi bilirler; abiyeden, gelinliğe her türlü aradığınız şeyi bulmanız mümkün. Üstelik kınalığından tut da ayakkabıcısı, iç çamaşırcısına kadar düğün alışverişinde sizi yönlendireceği uygun yerler olur bu anlamda bile yardımcı olur.

Onun ne kadar tatlı dilli, güleryüzlü olduğunu ve hayalinizdeki gelinliği üretebileceğini, dikebileceğini söylemek isterim.

Kendisi dost canlısıdır, müşterilerine müşteri gibi davranmaz o özel günlerinde kendilerini mutlu hissetmelerini sağlıcak bir dost gibi davranır ve işine çok özenir. Siz bu postu okuduğunuzu söylemeden oraya gidin ve görün. Davranışında bir değişilik olmayacağını kendinizde görün ama tabi birde üstüne ben Fulya'nın bloğunda gördüm o vesileyle geldim diyin üzerine de tadından yenmez bal kaymak olsun size :D

Gelinlik, abiye, damatlık her türlü düğün alışverişiniz için doğru adres kesinlikle Nida Moda 

Uğrarsanız kardeşime benden de slm söleyin İzmirli, gelinlik arayan, güzel okurlarım.. :)

Adres: Tarihi Kemeraltı Çarşısı(gelinlikçilerin olduğu yerde)

Not: 1:) gelinliğimi sana diktiremeyeceğim için üzgünüm dostum çünkü henüz koca bulamadım :D


Facebook sayfalarından ziyaret edebilirsiniz fakat işlerinin yoğunluğundan ve modellerinin çalınmamasından dolayı nette modellerini pek paylaşmıyorlar. Modeller için bizzat yerinde görmenizi tavsiye ediyorum ;)

Viewing all 97 articles
Browse latest View live