Quantcast
Channel: Fulyanna
Viewing all 97 articles
Browse latest View live

CM101MMXI FUNDAMENTALS

$
0
0


Dün Cem Yılmaz'ı izleme fırsatı buldum. Gülmekten öldük harikaydı, konular özenle seçilmişti :D

Son zamanlarda kadercilikten vazgeçip evrene mesaj yollamaya başlamıştım; herşeyin düşüncelerimle gerçek olacağına inandırmıştım kendimi. Olmadı Cem tam da ben bunu yeni keşfetmişken evrenden meddet bekleyen bizlerle öyle güzel eğlenmişsin ki artık evrene sinyal de yollamayacağım :D

Bunu öyle komik anlatmış ki işte gezegenlerden yörüngeden bilmemneden girdi konuya, sonra fizikten kuantumdan hiç anlamaz ama alır bir marketten The Secret okur, evrenden medet bekler. Allah'ım nolur 1000 liram olsun der mesela dedi. Sonra bu gezegenler tabi yörüngede dönüyor hiç işi gücü yok durup lan dünyada isteği olanlara bi bakalım der aşağıya bakar ahmet(atıyorum) 1000 tl bekliyordu atın lan şunun 1000 tl' sini filan diyordu koptum :D bu olayları tabi onun ağzından ve onun hareketleriyle görmelisiniz. 

Ama ben valla Secret okumadım başka kitaplardan değişti düşüncelerim :D

Bende iyi dileklerimi evrene yolluyorum ya gökyüzünden tepeme bir koca düşermiş :D

Teknolojinin ilerlemesi ile gelişen olaylara temas etmesi harikaydı, herkesin akıllı telefon manyaklığına baya uzun değindi, süperdi.

Gurme muhabbeti, kakabüs, little little little in the middle koptuklarımdı :D kadınların muayyen günlerinde ayy üzerime gelme bizim hallerimiz var, beni hiç anlamıyorsun şeklindeki tavırlarını yapmıştı gülmekten öldüm :D

Benim anlatmamla olacak iş diil hangi birini anlatayım zaten onun gibi yapamam ki gidip izlemelisin tek kelimeyle mükemmeldi :D


Bloğum 6 yaşında ve Canlı Canlı Ben :D

$
0
0
Videonun kusuruna bakmayın, gülmein nan gülmein :D

Bileydim böle bişi yapacağımı kuaförlere gider topuz yaptırır, döpiyes giyer, pastamı da alır kucağıma otururdum karşınıza ama bugün bu haltı yiyeceğimden kendimin de haberi yoktu bi anda oldu. Benim ne çatlak olduğumu yazılarımdan hissediyorsunuz çoğu zaman yazarken kahkahalar atıyorum şahit olamıyorsunuz alın sizde benlen  birlikte gülün istedim :D

Bloğum bugün 6 yaşıan girdi. Bunun şerefine canlı canlı tanışalım istedim. Büyük konuşmıyım ama hayatıma biri girse ve yazma dese onu bırakır yazmayı yine bırakmam işte bu blog benim için bu denli önemli bilmem anlatabildim mi :)

Kendimi, bloğumu ve tabi ki sizi seviyorum :)


Bloğumun Doğum Günüsüile fulyailkim

2 Animasyon

$
0
0
Okuduğum kitaplar ve izlediğim animasyonlar birikmeden arşivime eklemeye devam edeyim.


Korku filmi tadında animasyonlara taktım bu ara ama ikisi de Coralin'in önüne geçemedi benim için.

Ölü Gelin; ha şimdi bir atraksiyon çıktı ha çıkacak diye beklediğim fakat hiç bir atraksiyonun çıkmadığı çok boş bir filmdi. 

İçinde bolca müzikal de vardı.

Filmde ölüler, iskeletler, mezarlık gibi şeyler olduğu için küçük çocuklara hitap etmese de orta yaş çocuklar ve büyükler izleyebilir.

Ben hiç beğenmedim.

victor Van Dort kısa süre sonra güzel Victoria ile evlenecektir. Ancak genç adam kendini henüz evlenmeye hazır biri gibi hissetmemektedir. Kendi kendine yüzük takma provası yaparken mezarlığın yakınındadır ve yüzüğü yanlışlıkla Ölü Gelin'in parmağına takıverir ve apar topar Ölüler Diyarı'na götürülür. Ölüler Diyarı'ndaki hayat Yaşayanların Dünyası'nın sıkıcılığından uzak ve çok daha eğlenceli bir yerdir. Yine de hiçbir şey Victor'un Victoria'ya kavuşmasına engel olamayacaktır.

Canavar Ev; ölü geline nazaran daha güzel, daha maceralı olduğunu söyleyebilirim. Orta karar bir filmdi. Çocukların çok beğeneceğine eminim ama benim için doyurucu diildi.


Çocuklukla ergenlik arasındaki o rahatsız döneme sıkışıp kalmış on iki yaşındaki DJ Walters'ın çok boş vakti vardır. Bu yüzden de, caddenin karşısındaki ihtiyar Nebbercracker'ın evinde bir tuhaflık olduğunu kafasına takmıştır. Köhne evin bahçesinde sürekli bir şeyler kaybolmaktadır: Basket topları, bisikletler, oyuncaklar ve evcil hayvanlar. Ayıca, Bayan Nebbercracker'a ne olduğunu da merak etmemek mümkün değildir. DJ ile samimi arkadaşı Chowder, oynadıkları basket topu yaşlı adamın bahçesine kaçıp, gizemli bir şekilde evin içine çekilince, harabe eve bir gezi yapmak zorunda kalırlar.





"Aslında Giden Erkek Yoktur"

$
0
0
Aslında giden erkek yoktur ama evliliği yada güzel bir birlikteliği götü yemeyen erkek vardır diyorum ben yada ne istediğini bilmeyen, ne aradığından kendinin bile haberi olmıyan insan çeşitlerinin olduğuna inanıyorum.

Neyse bunlar benim düşüncelerim, düşüncelerimi kitap yazarsam orada anlatırım; kuyruğuna basılmış kedi gibi cırlamak istemiyorum şimdi :D

Yada derinlemesine anlatmadığım için yanlış anlaşılabilir o nedenle kısa keseyim. Benim düşüncelerimin bu kitapla alakası da yok zaten.

Ben Seda Diker'in ne anlattığını anlatıyım en iyisi :)
Önsöz kitap hakkında iyi fikir veriyor okumanızı öneriyorum.

Kitapta eski tarihten günümüze kadınlığın önemi çok iyi vurgulanmış. Dişiliğe dair tarihi bilgiler edinmek mümkün bu kitaptan. Kitapta biraz kopukluk vardı geçişlerde tarif edemediğim bir eksiklik ama yine de kitap kendini okutuyor.


Bir bayanı dişiliğinin farkına vardırıyor. Aslında unuttuğumuz, dişiliğimizin ne denli güçlü, kutsal olduğunu hatırlatıyor ve onun nasıl farkına varacağımız konusunda güzel şeyler anlatıyor. Ben beğendim tavsiye de ediyorum. Aralardan bir yerlerden muhakkak beğeneceğiniz yada işinize yarıycak satırlar olucaktır. Kadın erkek ilişkileri konusunda da yardımı olucak bir kitap. Aslında her türlü ilişkiye yada isteklerimizi nasıl elde edebileğimize bile değinilmiş bir kitap.


Kitapları bilhassa çizmiyordum ama bu parçalı bir kitap olduğu için bazı yerleri karalayıverdim :)

Bunlar bu kitaptan altını çizdiklerimin bazıları;

*Küsmek, karşımızdaki kişinin yaşam enerjisini çalmaktır.
(oldum olası küsme huyu olan insanlardan nefret ederim ben zaten)

*Yaradan'ın varlığını şah damarından daha yakında hissedebilmek için, içindeki korku ve öfkeyi atıp tam bir güven duygusuyla hareket etmesi gerektiğini hatta kötü niyetli kişilerin bile içindeki ışığı fark etmesi gerektiğini anladı. 

Bunu uygulayacak, ilk kez korkmadan kendini yaşamın akışına bırakacaktı. Her anın tadını çıkartarak, beklentisizce, sevgiyle...

*Hızla koşup duvara toslasanız ne olurdu? Duvar size saldırıda bulunmazsa, çarpış hızınız kadar yara alırsınız, öyle değil mi?

*Kaybetme korkusu olmayan kişiler, hayatlarından uzaklaşanları sevgiyle uğurlarlar.

Bırakın uzaklaşsın. Siz de ondan uzaklaşın. Korkmadan, küsmeden, tepki vermeden... Gerekirse kendinizi topraklayarak..

Hep onu düşünmeyin. "Arar mı, döner mi, neden mesaj atmadı?"  gibi korkuları silerek... Sadece 'anı' yaşayarak, mutlu olarak. Çünkü hayatınızın merkezinde kendiniz olmalısınız.

*Evren serbest salınımla işler.

Onu düşünmeyeceksiniz ve onunla ilgili herhangi negatif bir duyguya kapılmayacaksınız...

Geri geldiğinde, siz de korkmadan ona yaklaşın. Ama beklentiye girmeden. Kendinizi koruyarak...Yani ilk çarpışma anındaki sınırlarınızı değiştirmeden.

*Çekim yasası gereği hayatınıza hep olumlu ve arzu ettiğiniz şeyleri çekersiniz. Hiçbir şeye üşenmezsiniz. Bünyeniz kuvvetlenir. Bağışıklık sisteminiz mükemelleşir. Cildiniz parlar. Ama en önemlisi, 'özgür' olursunuz.

*Nasıl enerji çalınır biliyor musunuz? Karşımızdaki insana olumsuz düşünce ve duygularımızı empoze ederek. Çünkü evrende enerji, alışveriş esasına dayanır. Siz birine negatif yüklerseniz, ondan pozitif alırsınız. Bu kadar basit.

Başkalarının size olumsuz duygu yüklemesine izin vermemek için, aklınızdan şunu geçirin: "Bu söyledikleri onun fikri, benim diil !"

*ANNELİĞİ BIRAK SEVGİLİ OL
anne rolünden çıkıp sevgili olabilmek için

  • erkeğinizin problemlerini çözmeyin
  • onu eleştirmeyin
  • sizi eleştirdiğinde sınırınızı hemen çizin
  • paketlerinizi taşımasına izin verin
  • psikolojik sorunları varsa, bir uzmana yönlendirin, siz psikolog değilsiniz,
  • aşırı şefkat vermeyin, yedikleriyle, giyimiyle uğraşmayın,
  • geç geldiğinde onu sorgulamak yerine, onun kendine ayırdığı süre kadar siz de kendinize bir dünya kurun,
  • kendinize ait dünya ile ilgili, o size soru sormadıkça, bilgi vermeyin(ben herşeyimi hemen anlatıverirdim bundan sonra bekle anlatırım :D )
  • onu değiştirmeye çalışmayın,
  • onu kontrol etmeyin

Nefret Ediyorum!

$
0
0
Ben galiba artık erkeklerden nefret ediyorum.

Kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş doğru mutluluğu henüz tatmadığım  için evet mundar şekerim hem ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca şimdi gerçekçi olmak lazım dimi :D

Belki iyi erkeklerde vardır belki iyi erkeklerde orospu kızların yüzünden kızlara güvenini kaybetmiş ve bu nedenle benim gibi iyi niyetli kızları da arada ayırt edemeyip arada kaynatıyor olabilirler onlara da çok küçük bir parça hak verebilirim ama iş erkekte biter erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz hiç bir kızın bir erkeği istemeye gitme gibi bir lüksü yok, erkek bitti dedi mi ilişki biter.. adamlar adam gibi davransa herşeyin daha güzel olacağı kanaatindeyim ben.

Çevremde gördüğüm o kadar mutsuz ilişki ve evlilik var ki..

Çok iyi aile reisi dediğim, çocuklarına ve eşine çok düşkün insanın bile eşini aldattığına şahit oldum ya, hele ki durduk yere karısına "artık seni sevmiyorum" diyip 1 hafta içinde boşanan(sürecin bu kadar kısa sürmesi kadının kaliteli duruşundandır boşanmayıp uzatadabilirdi) 1 yıllık çok mutlu bir çift gördüm ya..

Boşanmalarından 2 gün sonra da başka karıyla görüyor bu arada..

Erkeklerden nefret etmeyelim de napalım şimdi?

Bundan sonra bir karar aldım çeyiz meyiz almıycam *ikerim çeyizini.

Ulan ben ne kadar mal bir insanım kendime hayret ediyorum. Elimde bir telefon var görseniz tuşları döküldü tuşları ama ben hala gidip kendime bir telefon almak yerine para biriktiriyorum ne için biliyo musunuz?

Yarın birgün evlenirsem çamaşır, bulaşık makinesi almam gerekebilir, beğendiğim yemek takımı en az 1500 tl ulan alyans almaya kalksan o zaten başlı başına 1000 tl gibi düşüncelerle hep para biriktirdim.

Üstüme başıma harcamadım kenara koydum sırf bu güzel günler için.

Ama noldu kim kıymet bildi; hiç kimse ya Fulya çok dürüst, iyi niyetli, namuslu bir kız diyen adam hiç olmadı ekstradan da ayy bu kızın ne çeyizleri vardır Tepe Home'lardan English Homelardan yememiş içmemiş saçını süpürge etmiş çeyiz düzmüş diyecek adam zaten yok(gerçi çeyiz meselesi benim kendi zevkimdir o ayrı ama ne kızlar biliyorum ben şeyşini sallayıp giden her şeyi erkeğe aldırtan erkeği masrafa sokan kızlar)

Emin olun böylesi kızlar yaranıyor ağıza sıçan, çeyiz düzmeyip herşeyi erkek tarafından bekleyen .

İşte bu nedenledir ki maymun gözünü açtı artık o maymun ben oluyorum :D

Ben şimdi bir delilik yapıp bu söz olur nişan olur bilmemne olur diye biriktirdiğim paraları bir güzel harcıycam.
Sıçayım tencere tava takımın içine yani..  
Ben 5 kuruşsuz kaldığımda eminim karşıma biri çıkıcaktır ama geçti borun pazarı sür eşşeği niğdeye yavrum.
Hem ben ne kadar aptalım nie bu kadar dert ediyomki adam seni seviyorsa alsın bütün çeyizleri. Bundan sonra böle abicim beni hakedecek bi adam evet yok ama velev ki biri Allah'ın sevdiği kulu da Allah beni ona bağışladı :D ona götüreceğim en güzel çeyiz şu fingirdek İzmirde eline erkek eli değmemiş olmak az rastlanır bişi  sanırım götürebileceğim tek çeyizim bu olacak :)

Kızlar ben erkekleri hayatımdan siktir ettim gitti. Bu siktiri de lafta yapmıycam eyleme geçicem ve tez vakitte çeyiz paramı çatır çatır yicem :D

Hey siz erkekler sizde bir daha ben dürüst, namuslu  kız arıyom düzgün bir ilişki arıyom demeyin defolun gidin belanızı bulun aradığınız şey bu çünkü ;)


Büyük Konuşmak; kim, ben mi hiçte bile :D

$
0
0

Ben hiç büyük konuşmam ki kim demiş, pışığımııı yemiş :D
Pışığın ne olduğunu bilmemekle beraber küçükken aramızda pışığımı yeeee diyip suratımızı aptal şekillere soktuğumuzu hatırladım bak şimdi :D

Ben çok denedim kalbimi ne zaman bozsam, ne zaman fesatlansam, zorla! fıtratımın zıttı bir hareket yapmaya kalkışsam bir güç bana engel oluyor.

Bak ben dün daha çeyiz almıcam bida çeyize bişi koyarsam nolim diyodum ya bugün nolsa iyi :D

Bizim handa karşı büroda avukatın(eniştesi oluyor) yanında çalışan bir arkadaş var. Bana yardım eder misin elimdekileri asansöre taşımama dedi yardım istedi. İyi dedim çıktım dışarı gülle gibi bişi taşıyordu kız bu ne dedim.

Ya eniştem dedi hayır dağıtıyor Kuran dedi bende Yasin sandım ben çok okuduğum için aaa kız bana da versene dedim :)

Saolsun, Allah kabul etsin çıkardı verdi.

Bir güzel poşetinde, tertemiz..
Evelsi günkü aklım olsa ben bunu çeyizime kaldırırdım(malum dünkü aklım çeyiz parasını harcama kararı almıştı biliyonuz)

Yiğitliği boka sürmim dedim ama olmadı ben bunu kesinlikle çeyizime kaldırmalıyım benim çeyizde gül kokulu tesbihlerim, kendi ördüğüm dantelden seccadem bile var. İşin dini kısımları da hazır çeyizde :) Allah güzel günlerde kullanmak nasip etsin; gelin mevlüdümde bebek mevlütlerimde kullanayım inşalllahhhh :D

Taam len sen de şımarma çeyizime son eklediğim şey Kuranım oldu. Ben hala parayı harcamakta kararlıyım :D

Samsung S3 alıcam bebişim :D

Gözlerim Belerdi (patronum saolsun) :D

$
0
0

Yaaaa yok böyle güzel bir duygu daha yaaa :)

Ben bugün hayatımda ilk defa çiçek alıyorum.

Bir insan kendine çiçek geliceğini bilmesine rağmen, geldiğinde hiç bir sürprizi olmamasına rağmen yine de mutlu olabilir mi ? bence evet olabilir.

Sabah patronumla oturuyoruz hadi git çiçekçiye sipariş ver gel dedi eşi için ve benim için :)

Bende ben çiçekten böcekten anlamam kartını alıp gelim sen kendin ver siparişini dedim. Benim için de zahmet etme çiçeğe yazık etme olsun benim de sefgilim olunca bu duyguyu yaşarım elbet dedim güldüm :D

Patronlarım benim abim gibidir; benim bu bahtsız bedevi hallerimi onlar da iyi bilir. Beni abi gibi korur kollarlar. Onlara derdimi anlatırım.

Hani bizim sokakta biri vardı beni reddeden işte ona gidip sizi barıştırayım mı bile demiştir bana saolsun :)

Yok yaaa olmassss beni istemeyeni ben nie istim erkeği istemeye mi gidecez deidğimde gerekirse gider isteriz oğlanı alır geliriz abim dediği bile olmuştur :D

İşe ilk başladığım zamanlarda benim sigortamı ne zaman yapıcanız yarın birgün elden ayaktan düşünce kocamda ölünce ben nolucam bana kim bakıcak sosyal güvencem olsun artık dediğimde kızım korkma sana ölmeyen zengin koca bulucam diyende ta kendisidir :D

Bana benim gibi el değmemiş birini bulucaklarmış beni kendi elleriylen evlendirceklermiş öle diolar :D

Böle bana abi gibi davranan patronlarım olduğu için şükrediyorum ve onları gerçekten çok seviyorum :)

Sevgilim olmayabilir ama sevenlerimin olması beni mutlu etmeye yetiyor ;)

Herkesin sevme-sevilme günü kutlu olsunnn :)


Havam 1500

$
0
0

Eee havalar oldu artık bende 1500 :D

Bir elde tablet, bir elde S3'ler filan iş kadını havalarında; gören bir bok sanır ama bilmezler ki ayran yoktur içmeye ama tahtıravanla gidilir sıçmaya :D

Şaka yapıom nen bu telefonu çoktan haketmiştim, hatta durumu piskopata bağlamıyaydım çoktan da almıştım ama azcık piskopat olduğumdan elimde şöle bir telefonla gezdim epey uzun bir süre:D

Hiç bir konuda ortam olmadığı gibi bu konuda da öyle oldu; şöle bir telefondan böle bir telefona geçiş yaptım, kapak değiştir, kasa değiştir, arada dandik bir telefon al uğraşmadım. Alo diyo muydu diyodu tamam bana yetiyodu işte.



Sanmayın ki artık çok iyi bir telefonum olduğu için bunu göstermeye çekinmiyorum hiç alakası yok. Ben işim gereği bazı müşterilerimize gidiyorum bazen. Ve patronum bana oraya gidince beni çaldır arıyım diyor ve ben müşterimize telefonumu uzatmak zorunda kalıyorum yani böle bir telefon kullandığımı çok insanlar görmüş şeyyy bu telefon mu, kapatmak için neresine basmam gerekiyor diyip benle birlikte gülenler olmuştur :)

Bu telefonu elimde gören herkes şok oldu hep. Sanırım benim dışımda herkes telefonla adam olunduğuna inanıyor. Bana telefonumu değiştirmem konusunda mahalle baskısı uygulayan bir arkadaşımın bu konuda çok felsefi bir lafı bile olmuştu "saat ve telefon insanın aynasıymış" kalitesini belli edermiş aynen böle bir laf etmişti :S

Noldu lan kolumda swatch'la ve kırık telefonumla ben insan değil miydim, beni beenmiyor muydunuz nen yoksa :D

Birgün masama çay bırakırken telefonu farkeden çaycımız bu telefon kimin die sordu benim dedim biraz şaşırdı gerçekten senin mi die sordu evet dedim noldu:D yani sana yakıştıramadım dedi bana yakışanı neydi bilemedim ama ben bilerek telefonumu yenilemiyordum alo desindi bana yeterdi, beni zaten arayan da yok belki de piskopata bağlayış sebebim de buydu :D

Herkes benim bu telefonu kullanmama gıcık oluyordu, milleti gıcık etmekte benim çok hoşuma gidiyordu ablam bile başımın etini yedi artık at şunu die:D

Şimdi bunu aldım tarih-saat ayarladım attım kenara hiç bir hevesimde yok inanın android'le tablette tanışmış ve hevesimi almıştım zaten :)

Bir de iosla tanışsa mıydım dedim ama yok çevremdeki tüm kızlar iPhone'un görünüşünden dolayı onu almam gerektiği konusunda görüş bildirdiler; kızlar elmacı :D ama ben işletim sisteminden dolayı bunda karar kıldım. iPhone 5 de alabilirdim güzelim ama iPhone 6 nın çıkacağını biliyorum o yüzden almadım :D

Bu telefonu almaktaki en büyük amacım çeyiz paramı harcamaya başlamaktı ben aslında telefon almadım hayallerimi sattım. Sırf bu evlilikmiş, aşkmış, meşkmiş o auradan çıkayım die aldım :D

Çeyiz yok, evlilik yokkkkkkkkkkkkkkkkkk :D

Özgürlük var, çılgınlık varrrr, sadece anı yaşamak var; yarını, yarınları düşünmek yokkkkk.

Ben geleceği düşündüm de noldu ha ben ayağımı yorganıma göre uzattım da noldu?

İnan böle bir şey alınca insan sevinir ama dün gece gözümden iki damla yaş süzüldü; hayallerimden vazgeçtim ya ondan sebep :D

Neyse siktir et böle işte itinayla iyi niyet suistimal edilir.
Hayat  sana isyan etmiyorum herşeye şükrediyorum ama sende bundan sonra benden iyi niyet ve normal davranışlar bekleme artık çünkü beni bu hale sen  getirdin :D

Sen onu bunu bırakta ben şimdi elde böle telefonlar, tabletler mabletler otobüs köşeleri bana dar gelir artık ee bana artık bir Mini Cooper yakışır mı yakışır :D

Minik Gupır bekle birgün seni de alıcam hem de benim gibi sarı olucaksın :)

Bak ona Minik Gupır diyenini görürsem döverim ona göre; ona bu ismi ben taktım, çalmayın lütfen :)



Dişilik mi? Kişilik mi?

$
0
0


Kitaplar birikmeden devam edelim :)

Bu aralar kişisel gelişim kitapları ve kadın-erkek ilişkileri üzerine kitaplarla kafayı bozdum sanırım.



Şu erkeklerin dilinden anlıyamadım, nasıl davranacağımı bilemedim, hiç ilişki yaşamamış olmanın verdiği tecrübesizlikle yemek yemeyi yeni öğrenen küçük bir çocuğun yemeği eline yüzüne bulaştırması gibi hep üstüme başıma bulaştırdım :D

Ve sonunda küçük bir çocuk gibi sobaya yaklaşınca nasıl cıss diyoruzz işte ben de erkeklere yaklaşınca cıss olacağımı öğrendim :D

Bu konuda çok güzel bir önerme yazayım bari :D

Soba yakıcıdır yanarsın.
Erkekler de yakıcıdır yaklaşırsan yanarsın. 
Öyleyse erkekler sobadır :D

Bu da nerden aklıma geldiyse; lisede mantık dersinde öğretilen ve benim çok sevdiğim önermeden yola çıktım :D

Gerçekler acıdır, biber de acıdır, öyleyse gerçekler biberdir.

He dedim ben şu karşı cinsi anlayamıyorum hayatımda kavgaları da hep erkeklerle ettim.

Okulda, dershanede, işyerlerinde kavgalarım hep erkeklerle olmuştur hepsi de bana gıcık olmuştur :)

Bende bir sorun var bulmalıyım bunu. Dedim kitaplar belki işimi görür okuyayım da şu karşı cins ne istiomuş bizden öğrenim belki erkeklerle iyi geçinebilirim :D

Ama ben yine bişi öğrendim ki yok istediğin kadar kitap oku, istediğin kadar nasıl davranman gerektiğini bil, istediğin kadar akıl al, istediğin kadar strateji uygula ama yine aynı tas aynı hamam; köpek yiceği boktan vazgeçmiyor :D

Kitabı niçin okuduğumu annattım. Şimdi kitaptan ne anladığımı annatim :)



Kitabı okurken çok eğlendiğimi, kendimi bulduğum bölümlerde koptuğumu, çok beğendiğimi, şiddetle tavsiye ettiğimi söylemeliyim öncelikle.

Kitap çerez gibi 2 saatte bitti.

Kitap 3 bölümden oluşuyor; ilki erkek çeşitlerini anlatıyor, diğeri kadın erkek-ilişkileri üzerine, üçüncü bölümde ise biz kızların çeşitlerine değinilmiş.

Kendimi bulduğum kadın tiplerini yazayım bari siz de kopun :D

Romantik Kadın Tipi;

Dünyada değil bir masalın içinde yaşamaktadırlar. Beyaz atlı prens-hem de atıyla-mutlaka vardır. Pembe panjurlu evlerinde yaşamak için onu alıp götürecektir. Mumlar en sevdiği aksesuarlardandır. Pembe rengine aşıktırlar, kullandıkları hemen her şey pembedir. Bir erkeğe aşık olduklarında-ki genelde adamın hiç haberi yoktur-bütün yürekleriyle bağlanırlar. Platonik aşk onlar için vardır.

Çiçeklere bayılırlar, minik bir papatya onları kendilerinden geçirebilir. İyi niyetlidir, bir erkeğin onu kandırmak isteyebileceğine asla inanmazlar. Radyo dinlerken şarkılar tutarlar. Çıkan romantik şarkıya gözyaşlarıyla eşlik ederler. Saf bir dünyaları vardır.

İyi bir eğitim alıp çalışsalar da hayatlarını o prensi beklemeye adarlar. O prens gelecek sonsuza kadar birbirlerine aşık yaşayacak ve mutlu olacaklardır. Mütemadiyen çeyizlerine yeni bir parça eklerler bu yüzden(koptum burda :D)

Bu tipteki kadınlara iyi bir keman virtüözü, aşk romanları yazarı, emekli balet, erkek dadı veya libidosu düşük olup da herhangi bir meslek grubundan erkekleri önerebiliriz çünkü fazla romantizm bir süre sonra her erkeği kısırlaştıracaktır.

Polyanna'nın kankası, Şekerkız Candy'nin kuzeni kadın tipi;

Olumlu kadınlardır. Saftırlar. Onları kandırmak çok kolaydır, çünkü son derece iyi niyetlidirler. Kötülük yapmak akıllarına gelmez, başlarına geldiğinde şok olduklarından dünyaları yıkılır. Son derece hassastırlar. Pembe kıyafetler, kurdeleli tokalar, babet ayakkabılar temel kullanım malzemelerindendir. Pembe panjurlu ev ve beyaz atlı prense can-ı gönülden iannırlar. Bir gün o adamın atıyla olmasa da mutlaka kendisini bulacağına inanırlar.

Etrafındaki insanların sıkıntılarını dinleyip onlara pozitif olmayı öğretirler. Hayatlarında aksama olduğunda bile duraklamazlar zira dedik ya Polyanna kankalarıdır. Hayatlarına ve çevresindekilere özen gösterirler, çay bahçelerinde garsonları çağırmakta zorlandıkları gibi sürekli tebessüm ve kibarlığı kendini hemen beli eder. Esnafın sevdiği müşterilerdendir, genelde kabalaşmazlar.

Havanın mis kokusunu içlerine çekip gökyüzüne bakmayı severler. Sevgi kelebekleri sınıfının bir numaralı öğrencisidir. Duygusal müzikler dinlemeye bayılırlar. Romantizm onlar için vardır. Erkekler için aranılıp bulunmayan kadın tipidir, çünkü çok kolayca kandırılırlar. Belki de tek eksiklikleri öfke barındırmadıkarından içlerinde tutku yokluğudur. Çocuksu konuşmalarıyla da sizi bayıltma ihtimalleri bulunabilir.

Doktor bu tiplere "ne yersen ye" der. Yani zaten bu kadınlarla geçinmemek zordur. Hatta bulsam ben bile evlenirim.

Şefkatli kadınlar;

Sevgi doludurlar. Her an bir kurabiyeyle içinizi ısıtabilirler. Kekler, kurabiyeler ve börekler onların hayatlarını doldurur. Mahalledeki çocukları toplayıp süt eşliğinde ikram ederler. Sevilirler. Beslenmeleri sevgiyledir zaten. Çocukları onu taparcasına severler, ilerleyen yaşlarında torunlarının vazgeçilmezleri olurlar. Genelde tontondurlar. Kilo onlar için vardır sanki, asla fazla durmaz. Varlıklarıyla mutluluk ve neşe saçarlar. Genelikle gülümserler, öyle pek fazla okumuşlukları yoktur, ama varlıkları dünya için başlı başına erdem ve kültürdür.

Mutfak evin en sevdikleri yerleridir. Un, yumurta ve yağın iyisini bilir çuval çuval alırlar. Çiçekleriyle konuşup onları sevgiyle büyütürler. İçlerinde kötülük yoktur denebilir, genelde bir kötülük duydukarında çok üzülüp şaşırırlar. İnanamazlar insanlar nasıl böyle diye.Kocaları onları akrabası gibi severler, annesi gibi kardeşi gibi. Pembe suratlarıyla pazardan döndüklerinde yine mutludurlar. Esnaf sever, konu komşu sever. Bir gün kaynana olduklarında eminim gelinleri için bulunmaz bir nimet olacaklardır.

Tabakların dolu olması insanların onun yemeklerinden keyifle yemeleri onlar için mutluluk kaynağıdır. Anne olmak için doğmuş gibidirler. Genç kızlıkları saf ve tatlıdır. Onlara kötülük yapmak nerdeyse mümkün değildir, üzüldüklerinde gözlerinde yaşlarla suskunlaşırlar. Dedikodu etmeye bile mecalleri yoktur, üzüntüleri çok şiddetli geçer. Bu kadınlara kötülük yapanlar evet gerçekten kötüdürler. Her eve her mahalleye muhakkak lazımdırlar. Devletin özellikle onları korumaya alması şarttır :D

Böyle kadınların, midesine düşkün, aile babası olmaya ve göbek salmaya yatkın, erzaka ulaşımı kolay olacak erkeklerle evlenmesini öneririz.(Bende zaten kelli felli göbekli bulurum genelde :D) Kasap, fırıncı, pazarcı, kuru bakliyatçı, kabzımal gibi esnaf gruplarında yer alan kişilerle evlenmeleri hayat boyu mutlu yaşamalarını sağlar :D

Allah cezamı versin ki bunu birgün ben de düşünmediysem nolim :D kocam getirsin ben pişireyim taşırayım haahaaaahaaaaaaa :D


Kitapta kesinlikle çok daha fazlası var bu ne ki kesinlikle erkekler de kızlar da alsın okusun :D

Fulyanna'dan Bruno Mazzini Güneş Gözlüğü Hediye

$
0
0
Bloğu o kadar özledim ki çoğu zaman fırsatım olmuyor, kimi zaman da yazıcak şey bulamıyorum en iyisi bir çekiliş ile sahaya geri döneyim dedim, hareketli bir dönüş olsun istedim :)

Biliyorsunuz bir kaç tane gözlük markasının Ege Bölge bayiliğini yapıyoruz.

Ben de yaklaşan yaz günlerinde, ehhh içinde de yüzüyorken size hediye edebileceğim en güzel şeyin bir gözlük olduğunu düşündüm :)

Sponsorum olan patronlarıma(abilerime) tşk ediyorum :)







Bruno Mazzini Güneş gözlüğü orijinal kılıfı ve çantasıyla birlikte..
Kargo ücreti bana ait.
Sadece katilmak istediginizi yoruma yazin bir de guvenlik-sizin kim oldugunuzu bilmem-acisindan blog linkinizi vermeyi unutmayin. Adsiz ve kendine ait linksiz katilimi kabul etmiyorum o kadar.

Çekilişe son katılım: 5 Nisan 2013 saat 24:00 de sona erecektir.


Düzeltme(çekilişle ilgili)

$
0
0
Arkadaslar cekilis ile ilgili bir duzeltme yapmak istiyorum. Bu cekilise katilimin  cok olmasini istiyorum. Insan yapmaktan nefret ettigi birseyi bir baskasina neden yaptirmak ister ki; ben sahsen bloglardaki cekilislere beni zorla izle, git onca isinin arasinda duyuru yap, o cekilise katilabilmek icin 40 takla at gibi benim hosuma gitmeyen tavirdan dolayi katilmiyorum. Sadece bende katilmak istiyorum diyebildigim cekilisleri daha samimi buluyorum ve katıliyorum cogu zaman ona  katilmaya bile useniyorum :) Birde beni gercekten severek ilgiyle takip edenlerde bu sebeple degisiklik olsun istemiyorum. Beni ben oldugum icin, yazilarimda guldugunuz icin beni gercekten sevdiginiz icin okumanizi istiyorum. Iste bu  nedenle rahatsiz oldum affiniza siginarak cekilis kurallarini kaldiriyorum. Bir gaflette bulunup kural koyduk napalim. Sadece katilmak istediginizi ve blog linkinizi filan guvenlik icin, kim oldugunuzu bilmem icin  yazmaniz yeterli o kadar. Hadi bakalim herkesi bekliyorum cekilise :)

Yorumları lütfen; çekiliş postunun altına yapalım.

Burdayım..

$
0
0
Çekiliş sonucunu merak eden arkadaşlar merak etmeyin burdayım.

Bu aralar hayatımdaki yoğunluk ve karışıklıktan dolayı bloğa pek vakit ayıramıyorum.

Çekiliş için gelen yorumları kontrol etmem gerekiyor bunun için sizden çok kısa bir süre istiyorum en kısa zamanda kazananı belirleyeceğim ve çok güzel paylaşımlarla burda olacağım çok özledim bekleyin :)

İnstagramda ben..

$
0
0
Şu merete pek bir özeniyordum elimde kıçıkırık telefonum varken; iç geçirerek bakıyordum. Telefonum oldu ama bu seferde hevesimi aldım die işe el atmakta geciktim :) 

Neyse bakalım bu da benim instagram adresim:


Bu arada uzun zamandır burada olamayış sebebim şudur; ben bir bok yedim Candy Crush Saga oynuyordum tablette.. nalet oyun 35. seviyeye gelince facebooka bağlan arkadaşına kilidini açtır dedi.

Ulan ben face kullanmıom inatla ne edecem :) sonra benim bir sırf giriş yaptığım uyduruk içi boş hesabım vardı. Bu oyun yüzünden 3 kişi ekledim  kilidim açıldı sonra dur şunu da eklim dur bunu da eklim dur bir de resim ekliyim derken kendimi facebook manyağı olmuş olarak buldum :D


İşte bu sebeple bloğum sana nankörlük ettim ve senlen ilgilenemez oldum ama senin yerin apayrı ve en önemli sosyal mecram sensin seni seçtim pikaçuu :)

Neyse beni instagramda bulun takipleyin ve benim de sizi bulmama yardımcı olun dicektim ben :)

Bloğun sağ tarafına da eşşek kadar bir icon koydum(düzelecek) onu tıklayıp ordan da ulaşabilirsiniz :)

Çekiliş sonucu..

$
0
0


Arkadaşlar çekilişimize çok güzel katılım oldu, katılan herkese çok tşk ederim.


Bruno Mazzini güneş gözlüğünü kazanan şanslı arkadaşımız Melike Uysal Okkalı oldu.. iyi günlerde kullansın :)

Beni Özleyenler Parmak Kaldırsın :)

$
0
0
Özlediniz mi beni :) 
Buralardan çok uzak kaldım ama geçerli bir sebebim vardı; aklını peynir ekmekle yemiş birini buldum, nihayetinde beni istemeye geldiler, nişan tarihine karar verdik işte bu yüzden buralarla uğraşamadım ihmal ettim.

Desem de inanma külliyen yalan :D
Hep bu akılsız telefonu alınca geldi bunlar başıma. Nete telefondan giriyorum, işyerinde de bu ara çok yoğundum bu nedenle bloğumla ilgilenecek vaktim olmadı. Yazmadığım gibi kimseleri okuyamadım da ama arayı kapatırım biliyorsunuz :)

Merak etmeyin hayatımla ilgili hiç bir şey kaçırmadınız çünkü sizlerden uzak kaldığım süreçte yedim, içtim, yattım, gezdim, alışveriş yaptım o kadar. Hiçbir atraksiyon yok ama isterseniz sizin için takla atmayı, amuda kalkmayı düşünüyorum :D

Neyse yavanlığı bırakıp bir giriş yapalım, kendimizi bloğumuza ve okurlarımıza affettirelim barışalım önce :)


































Bu yıl benim yılım galiba; beynen, bedenen büyük değişimler yaşadım.
Saçlarımı boyatmamaya olan direncime yenildim çünkü saçlarımdaki beyazlar beni renk değişimine mecbur etti. 

~29 Mayıs 1984~
 Bu postu aslında dün hazırlıyordum içimde acayip bir heves vardı yazma konusunda fakat yetiştirememiştim.

Bu arada yılladır düşündüğüm birşeye artık karar verdim ve bugün estetik operasyon konusunda doktordaydım. Devlet hastanesi olduğu için bana ne zaman sıra gelir bilmiyorum.

Bu ameliyat gerçekleşirse o konudaki fikirlerimi zaten detaylıca anlatıcam. Umarım en kısa zamanda, ben kendimi buna çok hazır hissediyorken çağırırlar.

Ben de Çapulcuyum!

$
0
0

Arkadaşlar bu blogun böyle sessiz durduğuna bakmayın. Sanmayın ki ülke gündemine duyarsız ve sessiz kaldığımı. Bu uğurda bırakın duyarsız kaldığımı uykusuz ve yalnız kaldığımı bile bilmenizi isterim. Paylaşımlarda facebookta etkin durumdayım.

Söyleyecek o kadar çok şey var ki neresinden başlayıp hangi konudan çıkacağımı bilmiyorum. 

Ya da çok pardon şöyle söyleyeyim karşıt görüşte insanların ben ve benim gibi direnişe destek verenleri anlayamayacaklarını bildiğimden çok değerli görüşlerimi boşa sarf etmek istemiyorum. Herkes benim duruşumu, çizgimi ve asla taviz vermeyecek kadar gözü kara olduğumu çok iyi bilir. Ben beni rahatsız eden görüşteki kişileri bile bu uğurda hayatımdan çıkardım. Sebebi ise akıllarımızın çok farklı işleyişidir.

Sende Allah yolundaysan ben de Allah yolundaysam ama sizler benim bu direnişe destek vermeme yine benim Kuran'ımdan ayetler ile yanıt veriyorsanız bizleri bozguncu, fitneci gibi göstermeye çalışıyorsanız ey din kardeşlerim sizin şerrinizden ve cahilliğinizden korkarım işte bu yüzden çok sevdiğim insanları bi takım meselelere alet edecek kadar inanışımızı istismar ettikleri için hayatımdan çıkardım. Ki bazı insanların bana yardımları bile olmuştur nankör durumuna düşmek istemem ama zaten her fırsatta sevgimi, teşekkürümü de sunmuşumdur fakat samimiyetinden artık şüphe ettiğim için durum böyle gelişmiştir. Keşke bizleri fitneci die yaftalamasaydınız ben de bloglarınızdan dini bilgiler edinip bana güzel şeyler öğrettiğiniz  için tşk etmeye ve bana bunları öğrettiğiniz için sevabı size olsun die her zaman ettiğim duayı edebilmeye devam edebilseydim ;)

Siz biliyor musunuz facebookta Atatürkçü düşüncelerimden dolayı iktidar partili bir yandaşın(erkek) hiç tanımadığım halde bana küfür ettiğini ve bu çok din iman yolunda sözüm ona beni pek seven türbanlı dostlarımın bu duruma duyarsız kaldığını ve içlerinden hoşlarına gittiğini. 

Efendim bu uğurda yediğim küfrün hesabını sordum. Şahıs bir otelde güvenlik görevlisi olarak çalışıyormuş; otele ulaştım, durumu izah ettim, ekran görüntüsünü almıştım elimdeki delili ulaştırdım ve görüştüğüm yetkili kişi durumun üst birimlere iletileceğini ve o otelin muhafazakar bir otel olduğunu çalışanlarının böyle bir küfür ediyorsa o telde çalışamayacağını söylediler. 
Durumla ilgilenildiğine çok eminim çünkü şahsın eşi bu olayın yaşandığı günün akşamına bana arkadaşlık isteği yolladı.. ya tehdit edecekti yada eşini elimdeki belgelerle birlikte mahkemeye bile vereceğimden korktukları için özür dileyeceklerdi bilemiyorum engelledim.

Bu konularda evet söyleyecek çok şeyim var ama çok fazla konuşup enerjimi gereksiz insanlara harcamak istemiyorum. Biliyorsunuz sosyal mecrada insanlar direnişe destek verenler ve vermeyenler olmak üzere ayrılmış durumda. Herkes birbirini sildi etti.

Ben inanır mısınız bu silme ayrışma olayını ilk Reyhanlı olayında yaşadım. 

Reyhanlıda bacağı kopan bir çocuk ve kömüre dönmüş bir insanın videosunu paylaşıp bu durumdan suriyelileri ülkemizden içeri sokanları sorumlu tuttuğum için başı türbanlı bir kardeşim ki kendisini çok severdim hala da severim ama aklı benle dostluk kurabilecek kadar ileri düzeyde olmadığı için böylesi daha hayırlı olduğuna inanıyorum. Neyse o çok sevdiğim blogger bir kardeşim beni faceden sildi.


Bu bölücülüğü bu ayrışmayı bunlardan öğrendim ben;

Gerçek hayatım başta olmak üzere facebook, instagram gibi sosyal mecradan direnişe destek verenleri bozguncu, fitneci ve mal die yorumlayan kişileri sildim Allah'ın kuru slmını dahi böylelerine vermemeyi kendime görev edinmiş bulunmaktayım.. Bloğumda da bahar temizliği yapacağım dostlar direnişe destek vermeyenler görüşümü öğrendiniz şimdi beni okuma listelerinizden çıkarın. Ha bu konu asla ama asla eleştiriye açık diil hele ki hakaret  küfre asla açık diil senin görüşün beni rahatsız ediyor benimki de eminim seni ediyordur. Sessizce insan gibi sayfamdan çık. Tahrik edici, karşıt görüşte her türlü yorumu onaylamayacağım gibi mahkemeye vereceğimden şüpheniz olmasın. Bilirsiniz işime geleni onaylayıp işime gelmeyeni onaylamayacak ve peşini bırakmayıp hesabını soracak kadar yobazım ben de ;)


Yılmaz ÖZDİL - Çapulcu 

İki tane ağacı yıkamadın birader... 
Cumhuriyet’i nasıl yıkacaksın?

*

Gezi budur.

*

Ve ısrarla yazarım; sağcı-solcu,
Alevi-Sünni falan değildir mesele...

Gençliğini yaşamamış insanlar tarafından yönetiliyor Türkiye... Sıkıntı budur.

*

Hani, okul yıllarında aynı sıraları paylaşmanıza rağmen, suratını hayal meyal hatırladığınız, varlığıyla yokluğu bir, hafızanızı zorlasanız bile ismini çıkaramadığınız tipler vardır ya...
İşte onlar yönetiyor.

*

Direnişi... Gündüz Clark Kent, akşam Superman’leri anlamamaları ondan.

*

Elbette onlar da 18 yaşında, 25 yaşında oldular ama, hiç genç olamadılar. Vazgeçtik okulu kırıp kafelerde yan yana, el ele oturmayı, otobüs duraklarında bile kızlı-erkekli duramadılar.

Doğa yürüyüşünde gitarın tınısı, plajda yakılan romantik ateşin etrafı, ne kadar uzak onlara...

Kantinde şamata, şenlikte dans, mezuniyet gecesinde mırıldanan aşk şarkıları, alt tarafı bi bira. Ne kadar uzak.

*

“Mahalle baskıları”nın, dar çevrelerinin bilinçaltlarına ördüğü Çin Seddi gibi duvarlara esir büyüdüler maalesef...

Kanları kaynamıştır, aşmak istemişlerdir mutlaka; aşamadılar. O duvarları aşanlara öfkelenmeleri ondan...

Halbuki, ömründe bi kere olsun dağıtmadan, nasıl toparlanır ki insan?

Hangi sınırdan bahsedebilirsin,
özgürlüğü tatmadan, ruhun rüzgâr almadan?

*

Açın özgeçmişlerini...

Hayat baharının en güzel yılları, şu okulları bitirdi diye geçiştirilen kupkuru üç-beş kelimeden ibarettir.

Sonra zart diye atlar, siyaset sahnesindeki binlerce fotoğraf...
Arası boştur. Gençlik yıllarına dair hatıra fotoğrafları olabilmesi için, yaşanmış hatıralar lazım öncelikle... Yoktur.

*

Bana sorsalar, king çevirmeyeni mebus bile yapmam, ki, briç’i kumar zannedip, zekâ sporu olduğunu kavrayamadan mezun oldular.

Spor ayakkabı, şort giymeden emekli oldu çoğu...

Mayoyu zaten boşverdik ama, Allah’ın bize lütfu bu memlekette, şezlonga uzanıp güneşlenemediler, şezlonga.

*

İyi yönetilen devlet, iyi yönetilen üniversite, iyi yönetilen holding, iyi yönetilen banka, iyi yönetilen gazete, hepsini inceleyin...

Hepsinin başında, gençliğinin hakkını vermiş yöneticiler görürsünüz. Efsane siyo’ların ortak özelliği, telefon rehberi gibi kalın akademik kariyerleri değildir, “çapulcu” olmalarıdır.

Memleketi gururlandıran kadınlarımızın tamamı ise, fikri hür vicdanı hür babaların, özgür kızlarıdır.

*

Gençlik, insanın başına hayatta bi kere gelir.

En vahim gençlik hatası, gençliğini yaşamamaktır.

Hayat okulunda

sınıfta kalmış tipler,

hayata gülümseyerek bakan çocuklarımıza
ders veremez.

Deneme-yanılma’yla olmasa bile, deneme-yamulma’yla öğrenilecektir.

*

Kafayı ağaca taktın ya...

Ordan izah edeyim.


*


Dut gibidir iktidar.

İstediği kadar
tutunmaya çalışsın.

İlla ki düşer.

Silkeliyoruz...

Düşeceksin.


Edit: Bu yazıdan sonra  şu an itibari ile 4 kişi fire verdik durmayın yola devam edin:)

Dekoratif fikir amaçlı...

$
0
0
Çeyiz merakımı bilenler bilir ama tanıdığım yanlış insan çeşitlerinden dolayı evliliğe, mutlu bir birlikteliğe olan inancımı kaybettiğim için uzun zamandır böyle bir beklenti içinde diilim. Kafam cidden çok rahat, yalnızlığa alıştım işin açığı karşıma biri çıksa tanımak  bile benim için çok yorucu bu nedenle kimseye ne kendimi anlatmak nede yeni birini hayatıma alıp tanımak istiyorum. 

Bu durumu baş ağrısı ve angarya olarak tanımlayabilirim :D

Duygusal, aşka aşık, evlilik hayalleri kuran ben, artık böyle bir kafayı yaşıyorum işte :)

Önceleri çeyiz merakı diye adlandırdığım şeyin  aslında benim dekorasyon zevkimle alakalı alışverişlerim olduğunu anladım :)

Çünkü evlilik düşünmeyen ve hayatında erkek sinek bile olmayan birinin hala böyle şeylere ilgi duyuyor oluşunun başka bir açıklaması olamaz :D

Bundan sonra çeyiz alışverişi demeyeceğim, dekoratif fikir amaçlı alışverişlerim diyeceğim  :)

Ne, nerede, kaç tl tarzı postlar olucak..

Hoş ben zaten altı aydır çeyizime hiçbirşey almıyorum heves yok inanın ki o duygularım öldü :)

Bu resimlediklerimin çoğu da doğumgünü hediyesi, annemin aldıkları, ablamın aldıkları filan şeklinde birikti zaten :)

Elma formlu bulaşık süngeri


Ablamın İkea'dan aldığı galvaniz saksı ve peçetelik



Media Markt'da teknoloji ürünleri bakarken çatal kaşık almak hiç aklımda yoktu ama puantiyeli ve kareli olarak ben kombinledim.

Çok sevdiğim bi ablama doğum günü hediyesi alırken kendime almadan edemedim :)

Ablamın English Home ziyaretinden benim için seçtiği, her country tarz evin baş objesi tablolar..


Annemin pazardan aldığı kurulama bezleri


Karaca Home'u ilk keşfeden, bloggerları açılışından haberdar eden benim sanırım. Bunu da Karaca Home tanıtım postu hazırladığım zaman almıştım.

Yine annemin aldığı bir zabazingo; ben üstündeki çıtır çiçek desenini sevdim;)


yılbaşı zamanı almıştım bunu da..

Çok sevdiğim bi ablamın doğum günü hediyesi peçetelik ve bardak altlığı..
Marine temalı eksiklerimdendi çok iyi geldi :)

Tatil..

$
0
0
1 Temmuz günü işyerimin doğum günü, o gün aynı zamanda çalışmaya başlamamın da 1. yıldönümü olucak. Evet ilk defa bu kadar uzun süre bir yerde çalışıyorum iyi kariyer yaptım :D

Neyse güzel bir tatili haketmiştim Allah izin verirse p.tesi Marmaris'e gidiyoruz. Marmaris'e daha önce gitmiştim, İçmeler'de kalmıştık bu sefer merkeze 35 km uzaklıkta Selimiye'yi keşfedeceğiz. Butik otel seçildi bu sefer. Doğayla iç içe kuzuların meleştiği bir köye gidiyoruz sanırım.

Ne yaptığımı her an takipte olmak istiyorsanız instagramdan takip edebilirsiniz. 

Havuzun şu köşesinden size el sallıyor olucam :D

Deniz manzaralı havuz keyfi burdan manyak güzel görünüyor ama bakalım orada nasıl bir tad alıcaz :)

Umarım keyifli geçer ve oraya varmak nasip olur.

Dönüşte kendi objektifimden karelerle buluşmak dileğiyle..










Marmaris/ Selimiye- Loca Boutique Hotel

$
0
0
Geçen hafta bu saatlerde tatilin tadını çıkarıyordum. Rüya gibi geldi ve geçti :)
Anlatacağım çok şey var; yine bol kare ve anıyla döndüm :)
Hemen en baştan anlatmaya başlıyorum;

İzmir'den 4 saatlik yolculuğun ardından Marmaris Otogarına vardık oradan da minibüsle 1 saatlik Selimiye'ye ulaştık. Seçtiğimiz otel çarşıya yürüme mesafesiyle 20 dk filandı. Aracı olmayan birinin o yolu bavullarla katetmesi pek mümkün olmadığı için otel sahiplerinden sevgili Kansu Bey bizi karşıladı.

Otele ilk ulaştığımızda ev yapımı karadut suyu ve otelin bahçesinde yetişen tazecik çileklerin ikramı, tatlı dil ve güleryüz ile karşılandık otel sahipleri tarafından :)

Biz daha önceden Marmaris'e gitmiş ve pek çok yerini zaten keşfetmiştik. Bu nedenle bu sefer merkeze yaklaşık 1 saat uzaklıkta Selimiye ilçesini seçtik. Selimiye kafa dinlemek için çok güzel bir yer. Daha önceden Marmarise gitmiş ve yeni alternatif arayanlara özellikle kalabalıklardan kaçıp kafa dinlemek isteyenlere şiddetle tavsiye edebileceğim bir yer Selimiye.


Bu harika odaya yerleştik önce..

Sadece kahvaltı dahil olan otelde hertürlü lezzeti bulmak mümkündü hemen karnımızı doyurduk. 
Şef'e daha sonra değineceğim :)
Ee artık tatile çıkmadan önce otelin websitesinde gördüğüm şu deniz manzaralı güzel havuzla tanışma vaktiydi :)
evet daha önce çok havuz gördüm ama deniz manzaralı havuzun keyfi bambaşkaydı :)


Gündüzleri havuzdan çıkmıyorduk.
Akşamları çarşıya iniyorduk. Hergün değişik bir mekan keşfediyorduk.
Otel ve Selimiye Çarşısı arasındaki yol yürüyüş yapmamız için iyi bir vesile oldu hergün yürüyüş yapmış oluyorduk :) Dönüşte geç vakit olduğu için otel sahipleri gelip bizi çarşıdan alıyorlardı saolsunlar. Böyle çok güzel bir hizmetleri vardı ;)
Selimiye'nin akşam karanlığında bile dibi görünecek kadar berrak bir denizi var.
Üstelik mavi bayraklı ;)

Elimde o kadar çok fotoğraf var ki ara ara oteli ara ara da Selimiye çarşısını anlatıcam sizlere :)

Kaldığımız otel çok güzeldi; manzarası benim ve beni takip eden dostlarımın "cennet mi burası?" die tanımladığı bir yerdi :)

Önce oteli tanıtmak istiyorum size;

Her sabah bu eşsiz manzara eşliğinde açık büfe kahvaltı keyfi vardı :)


Sonrasında bu manyak güzel manzara karşısında havuz keyfi.
Bu manzarayı Loca Boutique Hotel'e borçluyuz tabi :)

Günlerimiz havuz, havuz başı kahve-fal, müzik, kitap keyfi, ziyafet ve cennet manzarası eşliğinde geçiyordu.



 Otelde İstanbullu direnişcilerle tanıştık ve hepbirlikte direndik; bence fışkiyeyi  de bunlar kırdı :D
 Tatile gitmeden önce otelin websitesinde gördüğüm ve sizlerle de paylaştığım sincaplar bile gerçek çıktı :)

O kadar tatlılardı ki hergün gelip havuzdan su içip kaçıyorlardı. Hayır yani klorlu su içiolar geberecekler mannaklar :)

Haydi gelin tadına doyamadığımız bu harika oteli daha detaylı anlatayım size :)




























Dünya yansa umrumda olmayacak kadar huzuru yaşıyordum :)

 Bugüne kadar yaptığım en güzel kahve keyfiydi ;)


Melek kartları da yanımdaydı ;)





Otel tam bir kafa dinleme, balayı-sevgili oteli gibiydi :)
şu çift balayına gelmişlerdi sanırım; hayır yani cilveleşmeleri bir gör hele sonra ben nie yalnızım die gir bunalıma. Bunalımdan çık sonra gir havuza :D

Hele İzmirli genç bir çift vardı ki kıza evlenme teklif etmek için getirmişti buraya. Evlilik teklifi bile Loca'da yapılır..  güzel fikir ;)

 Her sabah şu manzarayla uyanmak ..


Hemen hemen hergün Selimiye Çarşıya indik ama bir akşam otelde kalıp akşam yemeğimizi otelde yemeyi tercih ettik ki manzara eşliğinde çok keyifliydi ;)



Bir başıma cenneti seyre daldım :)









Şimdi size otelin çalışanlarından bahsetmek istiyorum..
Profesyonel işletmeciliklerinden dolayı başarılarının sırrını merak ettim ve sordum :)

Otel tam bir aile işletmesi; Otel sahibi Tunçer Bey aslında bir müteahhit ve yıllardır hayalinde bir otel sahibi olmak varmış. Ekim ayında Tekirdağdaki evlerini bırakıp ailecek otele yerleşmişler. Eşi Nilgün Hanım, gelinleri Bilge Hanım, torunları küçük Mete, oğulları Kansu Bey hepsi harika insanlardı. Aslında bu işi hiç yapmamış olmalarına rağmen o kadar profesyonel işletmecilik yapıyorlardı ki görülmeye değerdi. Çayınız biter Tunçer Bey servis yapar akşam yemeğinde gelin hanım yılların komisine taş çıkartacak şekilde bir servis açar gerçekten çok hoşunuza gider :)

Akşamları bu manzara karşısında otelin diğer misafirleri ve Nilgün hanımlarla sohbet muhabbetler vardır ki tadına doyum olmaz. Bir de Nilgün Hanım'ın kendi ellerinden tatlı ikramları vardır ki sormayın :) 


Hele bir otel çalışanı Şef Bedri Abi vardı ki sormayın onu :) 
Onun leziz yemeklerinin üzerine şimdi burada yedikleirmi beğenemiyorum :)


Bedri abi o kadar komik ki hemşeri çıktı bir de.
Kışın, sezon kapanınca İzmir'e dönüyormuş İzmir'de çalıştığı mekanı da ziyaret etmeyi düşünüyoruz.




 Çökertme(kebabı)'nin asıl memleketi Bodrum'dur. Ben bu lezzeti yerinde tatmış ve tanımıştım ama Bedri abinin mikemmel ellerinden de çok lezizdi ;)
Çökertmeyi tatmayanlar bu tadı keşfetmeniz şiddetle tavsiye olunur :)
 Altında incecik kızarmış patatesler, üzerinde yoğurtlu etli atraksiyonlar var :)

Benim dekorasyona düşkünlüğümü ve değişik dekoratif ürünlere olan merakımı biliyorsunuz. Böle bir şey bulup çeyizime alasım geldi :)

Her gün 5 çayı seramonimiz vardı; hergün çayın yanında değişik bir lezzet oluyordu ki bu kurabiyeler çok lezizdi :)
Bigün Bedri abiye soruyorum bugün beş çayında ne var diom Bedriye usulü cevizli kurabiye dio.

Bedriye kim diom kızkardeşim dio :)))


Bedri abinin çok eğlenceli biri olduğunu söylemiştim dimi :)

Birgün havuzun ordan çıkmış bizi korkutuyor sincap gibi ses çıkarıo bir de gülmekten ölürsünüz :D


Otel harikaydı, manzarası cennet, otel sahiplerinin tatlı dili güler yüzü çok güzeldi.

Sadece bir hayalle başlayan otel işletmeciliği, hizmet, hijyen kusursuzdu. Bir kez daha bize güzel bir tatil yapma imkanı sundukları için otel sahibi Tunçer Bey, eşi  Nilgün Hanım, oğlu Kansu Bey, gelin Bilge Hanım, şef Bedri abi ve eşi Gülcan ablaya burdan tşklerimi sunuyor ve sevgilerimi yolluyorum :)

Bu güzel oteli keşfetmeyi sizlere de tavsiye ediyorum ;)


Not: Bugün size otelde neler yaptığımızdan bahsettim, bundan bir sonraki postta Selimiye'yi anlatıcam beklemede kalın :)

Marmaris/ Selimiye

$
0
0
Şimdi otelden sonra sırada tanıtım için Selimiye var.

Huzurun ve kafa dinlemenin adresi olarak gösterebilirim burayı. Küçük, naif bir çarşısı var Selimiye'nin.

Mavi bayraklı berrak denizi ise görülmeye değer; bi önceki postta belirttiğim gibi akşam karanlığında bile denizin dibini görmek mümkün.

Deniz kenarında boylu boyunca bir dolu mekan var. Biz 5 günde ancak birkaç tanesinde oturma fırsatını yakalayabildik.Fotoğraflarım yetersiz kaldı diyebilirim Selimiye için :)





İlk keşfimiz Badem Mantı. Aslında keşif diil de gözönünde çok meşhur bir yer birde türünün tek alternatifi diyebilirim :)
Selimiye'de mantı yemek istiyorsanız Badem'e uğrayın :)
Mekanın şirinliği görülmeye, lezzeti ise tadılmaya değer;)

 Üzerine bir de çay-kahve ikramları var.
Severin Concept;
Alışveriş yapılabilir yerlerden. İç mekan tasarımı harikaydı :)
Fiyatlar biraz tuzlu tabi ama yine de girip bakılabilir:)


Ablam şu t-shirt'ü aldı.
Orijinal ve güzeldi ama ben buna 70 tl verir miydim asla :D

Ceri Patisserie..
Mekan tam benim sevdiğim türden country tarzdı. Biz gerçi dışarda, deniz kenarındaki masalarında oturduk ama ben mekanı da resimledim. 


Ben bu tarz kavanozlara bayılırım ki.. :)
NN Butik;
Alışveriş yapılabilir, çok güzel hediyeliklerin ve ev dekorasyon ürünlerinin olduğu bir mağazaydı.


Selimiye'den gitmeden son kez mantı yemek istedim ve yine soluğu Badem'de aldık. Bu sefer mekanın balkonumsu tarafında oturduk.



Severin Takı;
Yine Severin Concept'in sadece takı satılan mağazası..

 Çarşıya indiğim birgün bu bilekliğin teklisi vardı fakat bir tane taşı düşüktü takmalarını, ayırmalarını ve gelip alacağımı söylemiştim. Ertesi gün tabi biz otelde yemek yemek isteyince çarşıya inemedik ve bileklik satılmış gitmedik die çok üzüldüm :)  Bu üçlüsü de hoşuma gitmedi, bunu da ablam aldı zaten. İzmirde bulunabilir die düşünüyorum.


 Parageda Balık Lokantası;
Yine mekana bayıldığımı ve terastan Selimiye manzarasının çok güzel olduğunu söyleyebilirim.







Beyaz Ev;
Badem Mantı'nın hemen karşısında, bizim oturmak isteyipte fakat İzmir'li karşılaşmak istemediğimiz tanıdıklara denk geldiğimiz için giremediğimiz şirin mekan :)

Bu kadar mı olur sen git Selimiye'de de tanıdığa rastla :D
Çöp arabaları da çok sevimliydi; bildiğin yürüyen çöp konteyneri sanki :D

Cemile..
Cemile'yi benim gibi çeyiz düzer manyaklar iyi bilir ve severler zaten :)

 Burda da çok orijinal şeyler vardı tabi Cemile genel olarak tuzlu bi yer zaten bildiğiniz üzre :)
 Şu yavruğazı olan mutfak askısına bayıldım ama 50 tlydi :S





 Cemile'den payıma düşen magnetler..

Benim facebook takipçilerim bilirler ki ben bir Fırat Nohutkafa delisiyim :D
En çok bunu bulduğuma sevindim.

Allam tatilimiz hiç bitmesin, hayatımız hep tatil gibi geçsin süpaneke dinimiz amin :)

Viewing all 97 articles
Browse latest View live